Tanrılar Draco'yu sevmiyordu. Altı saat sonra yüzlerce öğrenci dolu tren Hogwarts'a ulaşacaktı. Slytherin ortak odasının düzenlenmesi ise şimdi bitmişti. Draco'da öyle. Uyumamıştı ve kahvaltıya da gitmemişti.
Dün mutfaktan alelacele çıkıp koşa koşa McGonagall'ın odasına gitti. Ortaya çıktı ki sevgili kuzeni Luna ona söylemeyi unutmuş.
Hemen işleri halletmeye koyulmuş ve çok uzun sürecek işleri kısacık sürede yapmaya çalışmıştı. Tabi ne kadar yetiştirebilir ise.
ฅ^•ﻌ•^ฅ
İşler bittiğinde Draco'da bitmişti ama hemen odasına çıkıp hazırlanması gerekiyordu.
Odasına inip hızlıca duşa girip üzerindeki yorgunluğu atmaya çalıştı. Başaramadı. Ne giyeceğine karar vermekte o kadar zorlandı ki zavallı Noir Draco'nun sonunda keçileri kaçırdığını düşünüp yastığın altına girip saklandı.
Sonunda şık durduğunu düşündüğü beyaz biraz dantelli bir gömlek ve siyah rahat pantolonu üstüne geçirip cübbesini giydi. Daha sonra yukarı çıkıp büyük salona doğru yürümeye başladı.
Yürürken yanına doğru yaklaşan Fern'i gördü. Yanına gidip beraber ortak salona doğru yürümeye devam ettiler. Fern sessizliği bozan kişi oldu.
"İşlerini halledebildin mi?" Draco sadece kafasını sallamakla yetindi. Tanrım şuan ateş viskisi olsa koca bir şişeye hayır demezdi. Fern yanında bir şeyler diyordu ama o şuan sadece herhangi bir şeyi unutup unutmadığını düşünüyordu.
Ortak salon ısınsın diye şöminelerin hepsini yakmıştı. Öğrenciler gelene kadar odalara varana kadar her yer ısınırdı. Gölün içindeki camları tekrar tekrar kontrol edip ne olur ne olmaz diye birdaha tılsımladı.
Salazar'a selam verip kitapları da......
Salazar'a selam vermeyi unuttu.
SALAZAR'A SELAM VERMEYİ UNUTTU!!
Böyle bir acemiliği nasıl yapabilirdi. Daha profesörlük hayatı başlamadan lanetlenmek istemiyordu. "Gidiyorum ben. İki dakikaya gelirim." Arkasına bile bakmadan koşmaya yani hızlıca yürümeye başladı. Fern sadece arkasından delidir ne yapsa yeridir der gibi bakıyordu.
Draco Slytherin ortak salonunun kapısına geldiğinde içeri şifreyle girmedi. Parmağının ucunu hafifçe kesti. Kanayan parmağını duvardaki yılan heykelinin alnına doğru kaldırdı. Parmak ucundaki kanın damla damla çekildiğini hissediyordu. Yılan kıpırdamaya başladı ve diğer tarafa doğru kayıp yeni bir yol açığa çıkardı.
Yolun sonunda ise bir oda duruyordu. Bu oda sadece ama sadece Slytherinlerin bildiği bir odaydı ve sadece onlar girebilirdi. İçeride ise Salazar Slytherin'in tablosu ve sunağı vardı.
Draco içeri girdi. Her taraf Salazar'a getirilen çiçeklerle doluydu çünkü öğrenciler buraya ona saygı göstermek ve dilek dilemek için geliyordu.
İçeri girildiğinde hemen karşı duvarda Salazar Slytherin'in tablosu asılıydı. Draco oraya doğru yürüdü. Çiçeklere dikkat ediyordu.
Tablonun karşısına geçip selam verdi.
"Sana saygılarımı sunmak için geldim Salazar. Umarım ki bu sözlerim sana ulaşır. Tek dileğim öğrencilerin benim yanımda güvende hissetmesi. Sonumun Snape gibi olsun istemiyorum. Hepsi bu kadar."
Eli cübbe cebindeki cep saatine gitti. Lux'un ona verdiği ilk hediyelerden biriydi. Özel üretim olduğu için başka benzeri yoktu. Gümüş kapağın üzerine elmaslar ile minik bir ejder işlenmişti.
Narcissa saati ilk gördüğünde ejderin Draco'ya çok benzediğini söyleyip dalga geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Yaşam
FanfictionSavaştan yıllar sonra Draco Hogwarts'a iksir profesörü olarak geri dönüyor. Slytherin binasına karşı olan nefreti azaltmaya çalışan Draco öğrencilerin sevgisini kazanabilecek mi? NOT: Bölümlerin düzenli bir biçimde geleceklerini sanmıyorum. Eğlences...