Dakikalar ilerledikçe gece bitiyor ama havadaki eğlence hiç bir şekilde kaybolmuyordu. Bazı yedinci sınıfların içtikleri kap bardaklara viskiye tehlikeli şekilde benzeyen bir şişeden içecek döktüklerini görse de şu anlık bir şey söylemedi. Ama onunla göz göze gelen Robert, yarın sabaha ceza alacaklarını anlamıştı.
Katy Parry'den Roar çalarken bazıları şarkıyla beraber kükrüyordu. Biri cidden iyi iş çıkarıyordu. Arkalarda bir kız grubu küçük sınıflara dans hareketlerini gösteriyor, birlikte dans ediyorlardı. Draco ise içeceklerin orda rahat bir sandalyede oturuyordu. Otuz yaşında bir adam gençlerin içinde pekte uyum sağlayamıyordu.
"Gecenin yıldızı geldi!" Kırmızı halının üstünde, topuklu ayakkabı sesleri ile birlikte bir figür seslendi.
"Pansy?" Draco oturduğu yerden hayretle seslendi. Pansy'nin üstündeki mini beyaz elbisesi bedeninin kıvrımlarını seksi bir şekilde kavramıştı. Elbisesine tezat ağır siyah bir gece makyajı yapmıştı ama yüzünde hoş durmuştu. Takır takır ona doğru yürürken arkasından siyahlarla bürünmüş Blaise'i zor fark etmişti. O da Victorian tarzı bir bol siyah bir gömlek ve kumaş bir pantolon giyip görünüşü hafif kostüm makyajıyla taçlandırmıştı.
İkisi de çocukların arasından Draco'ya doğru geliyorlardı. Pansy'nin durumunda koşuyorlardı. -O Christian Louboutin topuklularla nasıl koşabiliyor?- Pansy ve Draco sıkıca sarıldı ardından Blaise ikisini kaldırıp etrafında iki tur döndürerek üçünün de kahkahalara boğdu.
"Geleceğinizi hiç düşünmemiştim. McGonagall nasıl izin verdi?" Draco saçlarını ağzından çekerek konuştu. Noir saçlarının arasından ineli baya zaman geçmişti. Dans pistinde ona ayrılmış bir açıklıkta kıvrıla kıvrıla dans ediyordu. -Bir yılan ne kadar dans edebilir ise.-
"McGonagall ile bir anlaşmaya girdik diyebiliriz." diyerek geçiştirdi Blaise. Pansy anında elinde iki koca kadeh ile yanı başlarında bitti. Birini Blaise'e uzatırken diğerini tek dikişte içti. Bardağı omzunun üstünden arkaya doğru attı. Geldiği gibi tekrardan yok oldu.
Pansy her zaman böyleydi. Bir anda yanınızda belirir, gözünüzü kırptığınız anda ortadan yok olurdu. İki adam atıştırmalıkların oraya giderken sahneden Pansy'nin şimdiden çakır keyif olduğu anlaşılan sesi yankılandı. Elinde mikrofon vardı ama gözleri bir türlü odaklanamıyordu.
"Some boys kiss me, some boys hug me I think they're okay" Ses duyulduğu anda herkesin dikkatini anında kendine çekti.
"Eyvah!" Diye mırıldandı Blaise. Pansy'nin bir diğer alışkanlığı şarkı söylemeye başlarsa dur durak bilmezdi.
"If they don't give me proper credit I just walk away" Arkada müzik olmadan çok kötü duyuluyordu. Draco hemen enstrümanlara minik bir tılsım fırlattı ve material girl'in melodisi Pansy'e eşlik etmeye başladı.
"They can beg and they can plead
But they can't see the light""That's right" Kalabalıktan birisi ona katıldı.
"'Cause the boy with the cold hard cash" Mikrofonu kalabalığa doğru uzattı.
"Is always Mister Right" Akabinde bütün herkes ona katıldı.
'Cause we are living in a material world
And I am a material girl
You know that we are living in a material world
And I am a material girlBütün herkes bağıra bağıra Madonna söylüyordu. Şarkıyı bilmeyenler ise bir süre sonra onlara ayak uydurmaya başlayıp zıplıyorlardı. Bir kaç kişi elbiselerini ve saçlarını Madonna'nın giydiği pembe elbisenin rengine dönüştürmüştü. Pansy ise direk kıyafetlerini o elbiseye çevirmişti. Her yer pespembeydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/334748596-288-k838491.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Yaşam
FanfictionSavaştan yıllar sonra Draco Hogwarts'a iksir profesörü olarak geri dönüyor. Slytherin binasına karşı olan nefreti azaltmaya çalışan Draco öğrencilerin sevgisini kazanabilecek mi? NOT: Bölümlerin düzenli bir biçimde geleceklerini sanmıyorum. Eğlences...