13. Bölüm

160 25 38
                                    


Gittikçe kötüleşiyordu.

Bir ay geçmesine rağmen her geçen gün her geçen saat daha da kötüleşiyordu. Her yemek saatlerinde yeni bir çağırtkan çıkageliyor yüzüne anırıyordu. Yemek yemek yerine üç öğün çağırtkan yiyordu resmen ve en kötüsü de bir tek yemek saatlerinde değil günün her anında yanında patlıyorlardı.  

Ders anlatırken, gece vardiyasındayken, mektup yazarken, toplantıdayken, banyodayken bile lanet olası çağırtkanlar gelmeye devam ediyordu. Eşyalarını toplayıp siktir olup gitmemek için tek bir sebebi vardı.   

Hiç bir Slytherin, nasıl Slytherin olması gerektiğini  bilmiyordu. Daha da açıklamak gerekirse, öğrenci olmasını beceremiyorlardı. Yaptıkları tek şey yemek yemek, derse girmek ve ders çalışmaktı. Dışarıdan bakıldığında bunlar bir öğrenci için mükemmel dururken, onların yaşındaki gençler eğlenmesini de bilmeliydi. Belki gece vakti koridorlardan gezmeli veya profesörlerden gizli parti vermeliydiler. Hogsmeade izinlerinin olmadığı bir günde gizli geçitleri kullanarak kaçmıyorlarsa genç olmanın ne anlamı var ki?

Tabi, Draco bunların hiç birini öğrenciyken yapmadı.  Kesinlikle.

Depresyondaki haline bir de öğrencilerin depresyonu eklenince içinden çıkılmaz bir çukura düşmüş durumdaydı. Ama bu hafta sonunu dört gözle bekliyordu. Nedeni ise cumartesi günü Bütün Slytherin öğrencilerine Salazar'a nasıl saygılarını sunacağını gösterecekti. 

Bu sandığından o kadar heyecan vericiydi ki. Onlara resmen yüz yıllarca süren bir gelenek ile tanıştıracaktı. Niye kimsenin bilmediğine dair az çok bir fikri vardı. Salazar'ın kendi odasına bir tek Slytherin olanlar girebilirdi bu yüzden bu konunun Hogwarts dışında konuşulması yasaktı. İsteseler bile bir şey diyemezlerdi zaten. Odanın kendine ait bir büyüsü vardı, çok çok gerekmediği sürece Slytherin olmayan kişilere söyleyemezdiniz. 

İkinci yılındaki  sırlar odasından farklı olarak bu oda gayet normal, içinde bir canavar olmayan bir odaydı. Girebilmenizin tek yolu  Slytherin olmaktı. Safkan, melez veya muggle doğumlu olmanız pek bir şey değiştirmezdi. Slytherin iseniz saygınızı gerçek Slytherin'e göstermek zorundaydınız. 

Ama anlamadığı şey ise, Slughorn niye hiç bir şey yapmadı. Şimdi düşününce Severus'un yerine geçtiğinde hiç kimseye saygılarını sunması gerektiğini hatırlatmazdı. 

Neyse önemli değil. Önemli olan şu an onlarca çiçek buketleri ile ortak salonun ortasında öğrencileri bekliyor oluşuydu. Herkesin sevdiği çiçekler farklı olduğunu düşündüğü için otuzdan fazla çiçek türü sipariş etmişti, o yüzden gelmesi biraz uzun sürmüştü. Çocuklar ona delirmiş gibi  bakıyorlardı ama olsun, onlar bugün gerçek bir Slytherin olacaklardı. Sadece düşüncesi bile gözlerinin yaşarmasına neden oluyordu yada polenlerden. 

"Hocam, çiçekçi açmaya karar verdiyseniz eğer annem çiçekleri çok sever size yönlendirmemi ister misiniz?" Diye seslendi Paşa.  Gözleriyle laleleri ve papatyaları inceliyordu. 

"Her ne kadar bana yardım etme isteğini taktir etsem de, hayır. Bugün hepiniz Salazar'ın odasına ona saygı sunmaya gideceksiniz ve bunun için bir hediye bırakmalısınız. Şanslıyız ki Salazar çiçekleri çok seviyordu." 

Akşam yemeğinden önce bitirebilirlerse çok iyi olurdu. Önce yedinci sınıflarla başladı. İlk olarak onlara kapıyı nasıl açacaklarını gösterdi ve teker teker onları odaya götürerek ne yapmaları gerektiğini açıkladı.  

"Yani sadece selam vermemiz yeterli ve sonra dilek mi dileyeceğiz?" Elinde bir gelincik çiçeği buketi tutan Robert şaşkınca konuştu.

"Yani koskoca Salazar Slytherin'e bir çiçek ve selam verirsem dileğimi yerine mi getirecek? Ne biçim bir onurlandırma bu!"  

Yeni Yaşam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin