8. Bölüm

271 31 23
                                    

Draco, büyü ile bir çok şeyin düzeltilebilir olduğunu inanıyordu. Haklıydı da. Neredeyse.

Nedeni ise şudur. Saf olan bir şeyin saf kalmasını istiyorsanız eğer büyü kullanmamalısınız.

Örnek vermek gerekirse iksir sınıfındaki saf su çeşmesi. Minik bir bilgi, saf su çeşmeleri uzun süre kullanılmazsa küsüp akmamak için naz yapabilirler.

Hayır, mecaz anlamda değil. Gerçekten naz yaparlar. Mesela şuan Draco musluğa her uzandığında musluk başı bir oyana bir buyana dönüp duruyor ve elinden kaçıyordu. Diğer musluklarda onun bu haline gülüyorumuş gibi titriyorlardı.

"Bana bak musluk, kontrol etmediğim bir tek sen kaldın. Kaşınma." Draco sinirle konuşunca musluk 'hadi ordan' der gibi gıcırdadı.

"Biliyor musun, senin küstahlığından bıktım. Madem çalışmak istemiyorsun o zaman burda yerin yok demektir."

Musluk daha şu lanet gıcırtıyı tekrardan çıkaramadan Draco musluğun duvara bağlı olan borusuna dadandı ve sert bir şekilde dışarı doğru çekmeye başladı.

Muslukta tam tersine doğru kendini çekiştiriyordu. Bir yukarı bir aşağı çekiyor tam çıktı derken musluk gene duvara yapışıyordu.

Küçük kavgaları gittikçe daha da alevleniyordu. Kesinlikle iki taraflı bir kavga değildi ve musluk kazanmak üzereydi. Draco nefesinin altından Narcissa duyarsa kızacağı küfürler ederken kapının açılmasını duymamıştı.

"Profesör, ne yapıyorsunuz?" Bir Slyhterin öğrencisi elinde çantası ve gözlerindeki merakla ona bakıyordu.

"Zil çaldı mı?"

"Ha-yır. Ben genelde derslere erken gelirim, o yüzden."

"Güzel, bana yardım et. Ayrıca bu alışkanlığın için sana 10 puan."

ฅ⁠^⁠•⁠ﻌ⁠•⁠^⁠ฅ

"Profesör, hiç mi büyü kullanamayız?" Yerde sırt üstü yatan çocuk hızlı hızlı nefes alıyordu. Bir musuk nasıl olurda bu kadar dayanıklı olabilir?

"Maalesef ki hayatım. Yapabilseydim bu paslı boru çoktan yok olmuştu."

Musluk dediklerine alınmış gibi deli gibi titremeye başladı. Draco'nun hiç umrunda olmadı, kollarında kalan son güçle bir kez daha kendine doğru hızla çekti.

Musluk sonunda son bir kez gıcırdayarak yerinden bir anda ileriye doğru fırladı. O güçle Draco dengesini kaybederek sırt üstü yere düştü. Koca bir çatırdama sesiyle. Neyseki kafasını vurup Noir'a bir zarar vermemişti.

Tabi bu asası için geçerli değildi.

"Tanrım, lütfen lütfen kalçamı kırmış olayım." Nedense bir anda var olan bütün tanrılara tapası gelmişti.

"Profesör, iyi misiniz?"

"Ben iyiyim. Asam için aynısı söylenemez ama." Yerden kalkarken üzgün bir sesle konuştu. Elini asaya atıp alsada sadece yarısı gelirken diğer yarısı yere düştü.

Kendi asası değildi doğrusu. Bakanlık tarafından geçici olarak verilen bir asaydı. Sadece bir kaç ay kullanabilecekti sonra zaten kendisine yeni bir asa alması gerekiyordu. Eh, bir kaç ay bir kaç güne inmişti artık.

"Ah, ne kadar ayıp. Bana o kadar yardım etmiş olmana rağmen sana daha ismini bile soramadım." Yanındaki öğrenciye dönerek konuştu.

"Oh, Pft! Önemli değil. Öyle bir anda ben olsam bende unuturdum. Ben Paşa."

"Paasa?"

"Paşa. Ş ile. Yılan tıslaması gibi."

"Paşşa."

Yeni Yaşam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin