"Geri zekalı! Neredesin sen, yarım saattir?"
"Aras öldüm desen umrumda olmaz şu an..."
Aras telefondan duyduğu Demir'in sesi ile iyice sinirlendi.
Peki Aras şu an nerede mi? Başsavcının odasında, yerde akmış bolca kan, bir ceset, bir silah bir de Başsavcının ölmüş bedeni... Evet, Başsavcı ölmüştü, fakat intahar süsü verilmişti. Yada gerçekten intahardi. Başsavcının odasındaki, beyaz duvara ise kan ile kocaman şekilde "DURU ELMAŞÇI" yazmışlar dı. Bu işe kesin olarak Duru'nun cinayetle alakası olduğunu kanıtlıyordu.
"Demir" dedi Aras.
"Efendim?"
"Başsavcının cesedi bulundu"
Aras bir savcı olmuştu, ve ilk davası cinayete dayalıydı. Ve geldiğinden beri Başsavcı ona farklı davranıştı. İyi anlamda değil, kötü anlamday dı.
Şimdi ise orta yaşlarındaki adamın cansız bedeni, sandalyesinden masaya kafasını koymuş şekilde, alnındaki kurşun izi ve aynı masanın üzerindeki bir polis silahı ile beraber duruyordu karşısında.
Saat gece sularıydı, yaklaşık bir-iki civarı. Fakat Aras gelen haber ile beraber adliyeye kendini atmıştı. Demiri yol boyu aramasına rağmen tek bir çağrıya bile cevap vermemişti Demir.
"Nasıl?" Dedi sonunda Demir. Aras adamın cansız bedeninin ve gerekli şeylerin fotoğraflarını çeken ekibe bakarken "Cesedini buldular." Dedi "Çabuk Adliyeye gel"
Demir ise bu sözlere karşı telefonu direk kapatmıştı.
Cinayete bakılırsa, kendi kafasına sıkmış gibi görünüyordu fakat kimse kendini tam karşıdan vurmadı, ya sağdan yada soldan kafana silahı dayardın. Ve gariplik de şu ki, tam olarak ayarlanmış gibi alının tam ortasından vurulmuş ve silah sağ tarafa düşmüştü. Başsavcı solak.
Aras'in yanında tabiki Melike vardı, Savcı, Demire ulaşamayınca Melike ile beraber adliyede ki cinayeti incelemeye gelmişlerdi.
Melike sadece cesede bakıyordu, "Kendini vurma ihtimali de var" dedi. Aras ise onunla aynı yer bakmaz, ve etrafı incelerken "Ama bir insan kendini sağdan yada soldan vurur neden gidip tam ortadan vursun ki?" Dedi.
Melikenin cevabı hazırdı. "Eğer Başsavcı solak ise, ve silah sağ tarafa düşmüş ise... Tek eliyle silahı alır ve alnının ortasına sol eli ile yaslar. Sonrada sıkınca sol eli otomatik olarak masaya düşer" dedi ve devam etti "Diğer eli ise oldugu yerde kalır ve masanın altından sarkar, sonrada ya kafası arkaya düşer ki bu büyük ihtimal, yada bu şekilde masaya düşer ve sonuç bu"
Aras Melike'nin açıklamasını yeterli görmedi "Peki bu duvar ne?" Diye sordu kafasını yan taraftaki duvara çevirince. Melike de onunla aynı yere çevirdi kafasını. "Demekki onun adamıydı ve bir açık verdi, yada..." duraksadi Melike. "Yada bizde şüphe yaratmak istedi."
Aras onu "İstediler" Diye düzeltti. "Zaten beni en başından beri sevmemişti bu Başsavcı. Sürekli baskı yapıp duruyordu. Ben de neden diye düşünüyordum"Melike aklındaki soruyu sordu "Siyah Maske ile ilgisi olabilir mi?"
"Siyah Maske bizim bu hikayede sadece bir süreliğine konuk oyuncumuz oldu" dedi Aras "Sanmıyorum"
Melike her zamanki gibi dişleri ile dudaklarını kemiriyordu, bu hareketi cinayet çözerken veya daha çok düşünürken farkında olmadan yapıyordu.
"Zaten bu araştırdığımız herkes bir Konuk oyuncuydu" dedi Melike. Doğruydu. Herkes birbiri hakkında bilgi sahibiydi fakat kimse tam olarak bilmiyordu olanları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başrol
ActionBir uçurum vardı, aşağısı görünmeyen bir uçurum. Ben, bu uçurumun başındaydım. Rüzgarın beni götüreceğini söylediler, fakat hatalarım, benim fırtınam olup geri gelmişti. Hala düşmeye devam ettiğim, Hala yıkılmaya devam ettiğim hayatım onun tarafınd...