9. Bölüm: Kırıcı

2.5K 159 57
                                    

(Bu bir kaç bölüm yazarın ağzından olacak)

Demir ve Derya karşılıklıydı. Büyük salonda koltukta oturuyorlar dı. Ve Derya bu ekip arasında kendini iki kişiye yakın görebilmişti. Birincisi Melike, ikincisi Demir.

Ama Melikeye bir daha yakın hisseder mi emin değildi...

"Amacın.ı anlasam belki suç bulmam" dedi Derya Melikeyi kast ederek. Demir kendi içinde düşününce bir açıklama bulamadı. "Sadece bir cinayet dosyası, neden bu kadar..." Dedikten sonra durdu. Konuşmadı.

Derya derin nefes çekti, yere bakarak "bir insan bir insanın ne yaşadığını bilmeden, ona acı çektirir mi? Evet canım acıdı, evet, çok canım acıdı."
Demir bekledi. Gözleri ellerine kaydı, dövmelerle kaplı ellerine. "Çektirir" dedi "Emin ol insan denen şey bunu yapar"

Kendine acı çektirir. Başkasına çektirir. Bazende evren çektirir. Bazen dünya.

"Çektirir Derya," dedi Demir gözlerini ona çevirip "Bazı insanlar sadece acı ile büyürler, bazıları o acıları izleyerek" Derya yerdeki gözlerini Demire çevirdiğinde gözlerindeki duyguyu okuyamadı.

"Neden?" Diye sorabildi, Derya. Demir den medet umuyordu, bir şey desin ona acısın istiyordu. Demir bunu anladı, insanlardan bahsetmek yerine bunu Melikenin üzerine bırakıyorlardı

"Bazı insanlar doğuştan kötüdür" Demir tek cümle ile özetledi tüm olayı sanki. Tek bir cümle sadece bazı insanlar doğuştan kötüdür.
Belki öyledir. Belki.

Derya Demirden beklemediği şeyler duyuyordu. Ama beklediği şey geldi. Demir kendini toparladı önce, sonra boğazını temizledi "Kız resmen Firdevs Yeroğluna bağlamış!" Derya azda olsa dolan gözlerini sildi Demir'in bu dediğiyle.

"Peki bana söylesene, bir insanın kötü olup olmadığını nasıl anlarız?" Diye sordu Derya bir çocuk gibi. Belki hala bir çocuktu, alt tarafı yirmi yaşındaydı. Belkide bu hayattaki her şey aynı, Elis'in annesi Liana Arshlenova'nin dedigi gibiydi "Yaş hep bir basamaktı, olgunluk hep bir gözyaşıydı" ...

"bunu anlayamazsın Derya," dedi Demir omuz silkerek. "İnsan denen şey öyle bir şey ki..." Demir büyük bir nefes aldı, kendini ilk Deryaya mi gösterecekti? Derya da ona çocuk gibi soru mu soracakti? Belkide...

"O zaman bana ilk insanı anlat," dedi Derya, hala çocuk gibi konuşuyordu ve Demir ona dahada yakın geliyordu şikayet etmeyince. Çünkü biliyordu hayatın zorluğunu. Demir ön dudağını hafifçe büzdü "İnsanın birçok hali var Derya, Bazı insanlar acıları ile yaşar" Dediğinde Derya bir diz kapağına dirseğini yerlestirdi ve avuç içine çenesini koydu, Demir devam etti "bazı insanlarda şanslıdır, hani şu Müge Anlı falan var ya anca oradan izlerler bu insanların acılarını. ya da filmlerden dizilerden Öyle insanlar acının sözlük anlamını bile bilmezler"

Deryanın soruları daha bitmemişti
"Peki bir insanın en çok ne yakar canını? ya da en çok ne acıtır?"

Demir aslında cevabı hazır olmasına rağmen, "yani fiziksel acımı yoksa iç acı mı diye soruyorsun herhalde?" Diye sordu önce, Derya ise yanıtladı "fark etmez. Sadece en çok hangisi can yakar diye soruyorum."

Demir bekledi. Bir an konuşmak için ağzını açtı, ama sonra tekrar kapadı. İçinden geleni söylemek istiyordu, Peki bunu Derya'ya söyleyecek mıydı? Belki bu günden sonra dahada yakın olurlar dı?

"Aşk" dedi Demir, belki de Çilli'sinden bahsediyordu? Bundan başka açıklaması olamaz ki? Derya kaşlarını kaldırdı, bu cevabı Demir den beklemezdi. "Aşk mı?" Diye sordu. Bu sefer sesi çocuksu çıkmıyordu.

BaşrolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin