13. Bölüm: Umut Her Şeyin Kapısıdır

1.5K 110 130
                                    

(...)

Umut her şeyin kapısıdır, mutluluğun, sevincin, neşenin,
Hayallerin, aşkın, ve daha bir çok
Şeyin tek kapısıdır umut. Soyut duyguların her biri hayatta bize bazen tek bağlantı, tek umut olur.

Bu sevinç, mutluluk, veya farklı duygular olabilir. Umut, her zaman olabilecek en soyut, ama insanların en somutlaştırdığı şeydir.

Kendi için yaşamayanlar için ise, iş işten geçmiş sayılır. Örnek mi?
İsmi Demir Bilir. Sadece başkası için yaşamayı, ve başka biri için kendisini öldürmüş, canını vermiş birisi.

O başkası ise, hayati oldu.
Bağımlılık, ve aşk ile doldu.

Fakat gerçek miydi? Demir'in aşkı.
Her an bitti dediği ama asla içinde bitiremediği, -yıldızlar gibi- şeyler ile kaplı bir gökyüzü onu içine çeken bir aşk. Bitmeyen, ve insanı uyandırdığı anda beyninde bir şimşek çakması gibi.

Herkese göre tek bir Demir vardı,
Demir, kendi başının çaresine bakmaz.
Demir, asla Çilli kızından vazgeçmez.
Demir, kendini en kötü hale getirir.
Demir, dövme yaptırır.

Kimsenin haberi yoktu, Demir'in kollarındaki dövmelerden. Haberleri vardı, görüyorlardı. Ama asla sebebini bilmiyorlardı.

Sahii Demir neden bu kadar dövme yaptimq gereği duydu? Babası yüzünden.

Daha on iki yaşında bir çocuktu, her şeyden korkan ama iş sevdiklerine gelince cesaretine hayran bırakırdı.
Erken olgunlaşmış bir çocuktu hem de.

Babası ise... Ona sadece bir fazlalık gibi davranırdı, babası kardeşini seviyordu. Ama onu asla sevmiyordu.
Ve işkence etmeye devam ediyordu.

Bir gün benim yanıma gelmek için evden kaçmıştı, aslında hep kaçıyordu ve çekeceği ceza umurunda bile olmazdı.

Öylesine konuştuk, her zamanki gibi birbirimize hayallerimizden bahsettik. Ve gökyüzünde bizi bekleyen geleceğimizi bekledik.

Eve gitmesi gerekiyordu, babası eve gelmeden gitse onun için sorun yoktu. Ama evdeki şeytan, ve ateş onu beklerken bu ihtimal çok düşüktü.

Yapamazdım, yapamadım.
Engel olamazdım.

Eve gitti, gittiğinde olan senaryo ise aynıydı. Babası denen adam onu bekliyordu.

Şöminenin olduğu bir oda vardı evlerinde, bodrum katının yan odasında. Babası güya ofis olarak
Kullanırdı orayı.

Annesi evde yoktu, evde kimse yoktu.
Demir kapısının kilidini anahtarı ile açtığı anda babası onu kolundan tuttuğu gibi içeri çekti.

Ben ise uzaktan izlemek dışında bir şey yapmadım.

"Ben sana bi daha o kızla görüşmeyeceksin demedim mi?!" Yine bu durumun tek suçlusu olmuştum. Doğruydu tek suçlusu Bendim bu durumun.

Demir'in sadece "Bırak beni!" Diye bağırdığını duymuştum.

Yine, yine onu döve döve aşağı kata indirdi. Şömineli odanın içine attı onu.

"Bana bak çocuk, bir daha o küçük şeytanın yanına dahi yaklaşırsan, seni gebertirim!" Ben onun dilinde küçük şeytandım.

Kitaplık vardı orada, kocaman hemde. Kitapların arasından bir bıçak sıyırdı. Demir sesini bile çıkaramadı.

BaşrolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin