"Geldiiik." Taehyung arabayı durdurarak el frenini çekerken söylediğinde Jimin emniyet kemerini çıkararak etrafına bakınmıştı. Hava çoktan kararmış olduğu için pansiyonun bahçesinin aydınlatmaları direkt dikkat çekiyor ve hoş bir görüntü sunuyordu.
Jimin arabanın kapısını açarak inmiş ve arka koltuğa attığı çantasını tek omzuna atarak Taehyung'un yanına gelmesini beklerken hâlâ bakışlarıyla etrafı inceliyordu. Akustik hafif bir müzik dalga sesleriyle harmanlanıp kulaklarına ulaşırken, serin akşam meltemi saçlarının arasında geziniyor, sabahtan beri sıcaktan bunalan bedenini ferahlatıyordu.
Esmer arkadaşı da bagajdan kendi çantasını alarak arabanın kapılarını kitleyerek kendisini bekleyen Jimin'in yanına gelmiş ve alçak çitlerle çevrili bahçenin kapısından içeri girmişlerdi. Onları kapıda karşılayan Hoseok ve Jeongguk güler yüzle "Hoş geldiniz." dediğinde Jimin samimi karşılama karşısında tebessüm ederken Taehyung hafif bir baş sallamasıyla karşılık vermişti.
Jeongguk, "Ben size yolu göstereyim." diyerek iki arkadaşı peşine takmış ve resepsiyondaki bilgisayarın başına geçmişti. "İsim alabilir miyim?" Gözünün üzerine düşen dalgalı tutamları işaret parmağının tersiyle kenara çekerken Taehyung'a çevirmişti bakışlarını.
"Ah, evet, şey," Taehyung boğazını temizleme ihtiyacı hissetmişti kısa bir anlığına. "Taehyung, Kim Taehyung." Esmer olan nihayet kimliğini uzatarak adını söyleyebildiğinde, Jimin, arkadaşının bu tutukluğuna kenardan gülerken eliyle ağzını kapatıyordu belli olmaması adına. "Park Jimin." O da aynı şekilde kimliğini verdiğinde Jeongguk gülümseyerek ikisinin de kimliklerini uzatmıştı. "13 numara, sizin." Oda kartını vermişti. "Size eşlik edeyim." Yeniden bir takip başladığında, büyük bir bahçe içerisine yerleştirilmiş küçük ev şekildeki odaların aralarından geçerek denizin karşısındaki odanın önünde durmuşlardı. "Burası sizin, bir ihtiyacınız olursa servis telefonumuz gece yarısına kadar açık, iyi dinlenmeler." Jeongguk gülümseyerek yanlarından ayrıldığında Jimin dirseğini arkadaşının karnına geçirmişti. "Ağzına sinek kaçacak lan, kapat şu ağzını."
Esmer olan kaşlarını çatarak arkadaşına dönmüştü. "Ne saçmalıyorsun?" Jimin Taehyung'un elindeki oda kartını alarak evin önündeki basamağa çıkarken söylemişti. "Salyan aktı çocuğa bakarken. Ben miyim saçmalayan?" Jimin çarpık bir gülümsemeyle içeri girdiğinde Taehyung da göz devirmiş ve arkadaşını takip ederek odaya girdiğinde kapıyı ardından kapatmıştı.
Jimin'in kartı elektrik yuvasına yerleştirmesiyle aydınlanan oda, oldukça bohem tarzda döşenmiş, ferah bir dizayna sahipti. Açık renk ahşap mobilyalar, beyaz örtüler, pastel tonlardaki odaya uyumlu renklerdeki yastıklar ve etraftaki birkaç yeşil bitki odaya hoş bir hava vermişti.
Taehyung pencereye adımlayarak camı açtığında önüne serilen deniz manzarası gülümsemesine sebep olmuştu. "Voah! Deniz manzarasını gördün mü?" Kafası dışardayken arkadaşına seslenmiş olsa da Jimin onu duymuş ve odaya girer girmez kendini attığı yataktan kalkıp pencereye yaklaşarak Taehyung'tan kalan boşluktan karanlığın örttüğü deniz manzarasına bakmıştı.
"Sen nereden buldun burayı?" Jimin merakla sorduğunda Taehyung geri çekilerek omuz silkmişti. "Instagramda karşıma reklamı çıktı, yeni açılıyor diye de ucuzdu." Bol gömleğinin düğmelerini açarken devam etmişti. "Bu fırsat kaçmaz dedim ben de." cümlesini gülerek devam ettirdiğinde Jimin tül perdeyi açık pencerenin üstüne doğru çekip az önce kalktığı yatağa geri oturmuştu gülerek. "Ya dolandırıcı çıksaydı?" Alayla sorduğunda Taehyung kaşlarını kaldırarak muzip bir bakış atmıştı. "Ama çıkmadı." Jimin, arkadaşının bu ifadesine tebessüm etmiş ve iç çekerek kendini geri attığında sırtı yatakla buluşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir yaz gecesi rüyası | jihope
Fanfictionsapsarı güneş, rengini gökyüzünden alan denizin üzerinde parıldarken arkada güzel bir şarkı çalıyordu. jimin, o an 'aşk' ile tanışmıştı.