Hoseok, elinde tuttuğu beyaz zarfın içerisindeki istifa mektubunu patronunun masasına yavaşça bırakmış ve geri çekilmişti. Fazlaca gergin olmasına rağmen, belli etmemek adına üstün bir çaba sarf ediyordu. "Bay Jung, bu nedir?" Hoseok, zarfa şaşkın bakışlar atan patronunun karşısında derin bir nefes almış ve cevaplamıştı. "İstifam, efendim."
Bay Kang şaşırsa da zarfı açarak mektubu çıkarmıştı. "Siz şirketimiz adına gerçekten kaybetmek istemeyeceğimiz bir yöneticisiniz Bay Jung, istifanızın sebebini öğrenebilir miyim?"
Hoseok iki parmağı ile gömleğinin yakasında sıkı sıkıya bağlı kravatını gevşetmeye çalışmıştı iki yana kaydırarak. İşe yaramamıştı.
"Artık burada çalışmak istemediğime karar verdim, Bay Kang." Hoseok bu şirkete yıllarını vermişti. Bugünkü konumuna gelene kadar çok çalışmış, gecesini gündüzüne katmıştı. Hayatını işine adamış, kendinden tavizler vermiş ve başarı basamaklarını hızla tırmanarak şirkette üst düzey bir yönetici konumuna gelmişti. Şimdi bulunduğu durum ise sadece trajikomikti. Bunca çabanın ardından şimdi istifası kabul edilsin diye bekliyordu. Komikti. Trajikomik.
İstifa etmeye karar verdiğini arkadaşlarına ilk söylediğinde herkes ona delirmiş gözüyle bakmıştı, doğal olarak. Elinin tersiyle ittiği o kariyer, birçok insanın hayalini dahi kuramayacağı bir seviyeydi. Yüksek maaş, son model araba, şehrin en seçkin ve çok katlı bir binasında manzaralı lüks bir daire, sosyal statü ve daha birçok imkan... Ama yetmemişti Hoseok'a. Otuz yaşını aşmış, yıllarını bu hayatı elde edebilmek için harcamıştı. İsteyip de sahip olamayacağı çok az şey vardı şu hayatta. Girdiği her ortamda hemen dikkatleri kendine çeker ve kadın erkek herkesi kendine hayran bıraktırırdı. Başarılıydı, yakışıklıydı ve her şeye sahipti ancak yetmemişti. Tüm bu hayat, Hoseok için yeterli gelmemişti.
"Başka bir şirket mi var?" Hoseok, Bay Kang'ın ani sorusu ile daldığı düşüncelerden hızla çıkmıştı. "Efendim? Ah, hayır. Kesinlikle öyle bir durum değil Bay Kang." Özeline girmek istemiyordu. Sadece istifasını kabul etse ve Hoseok da eşyalarını toparlayıp bir an önce bu binayı terk etse olamıyor muydu? Sıkıntıyla iç çekti.
"Yüzde on beş zam?" Bay Kang ısrar etmeye başlamıştı. Büyük şirketler, uzun yıllar boyu birlikte çalıştıkları çalışanlarını kaybetmek istemezlerdi. Personel değişikliği her zaman işlerde biraz aksaklığa sebep olur ve bu nedenle zarara uğrarlardı. Hoseok on yılı aşkın bir süredir bu şirkette çalışıyor ve beş senedir de şirketin finans müdürlüğünü (CFO) yapıyordu.
"Bay Kang, ben gerçekten istifa etmek istiyorum. Zam istemiyorum." Bay Kang iç çekerek kafasını sallamıştı hafifçe. "Pekala Bay Jung, dediğiniz gibi olsun. Sizinle çalışmak güzeldi." Hoseok gülümseyerek patronunun önünde hafifçe eğilmiş, iyi günler diledikten sonra odadan çıkarak kendi odasına geçmiş ve dolabından çıkardığı orta boy bir kutunun içerisine kendi kişisel eşyalarını yerleştirmeye başlamıştı.
Son olarak küçük bir saksıda yetiştirdiği minik bitkisini de kutuya özenle yerleştirdikten sonra masasının üzerindeki kitabı almıştı eline. Scott Miller'dan 'Herkes İyi Bir Yöneticiyi Hak Eder'di kitap. Daha geçen gün aldığı kitabı yarılamıştı çoktan. Ama şimdi, şu durumda, bu kitap anlamını tamamen yitirmişti onun için.
Yaşamayı isteyen ve yaşamak için mücadele eden bir insanın intiharı gibiydi onun şu an bu yaptıkları. Hoseok, bir hafta öncesine kadar böyle bir istifa düşüncesine sahip bile değildi ve daha iyisini yapabilmek, kendini daha da geliştirebilmek için hâlâ çaba sarf ediyordu, bugüne dek.
Kitapta kaldığı yeri açtı, ayracı içinden çıkardı ve kapağı kapattı. Artık nerede kaldığının bir önemi yoktu sonuçta, çünkü devam etmeyecekti. Onun için kitap bu sayfaya kadardı. Kitabı kapattı ve artık boş olan masaya bırakarak odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir yaz gecesi rüyası | jihope
Fanfictionsapsarı güneş, rengini gökyüzünden alan denizin üzerinde parıldarken arkada güzel bir şarkı çalıyordu. jimin, o an 'aşk' ile tanışmıştı.