Jimin'in sırtı yumuşak yatakla buluştuğunda, Hoseok'un iki eli de Jimin'in bedeninin iki yanında yerini almış ve kollarından destek alarak ağırlığını Jimin'e vermeden, Jimin'in üzerine doğru eğilmişti. Loş odada yalnızca dudaklarından çıkan ıslak sesler yankılanırken ikisi de bu duruma nasıl geldiklerini sorguluyorlardı zihinlerinin görünmez derinliklerindeki bir köşesinde. Lakin bu sorgulama öylesine silikti ki, kendilerini çoktan içinde bulundukları âna kaptırmışlardı bile.
Fakat, beklenmedik bir anda çalan kapı, ikisini de sanki yapmamaları gereken bir şeyi yaparken yakalanmış çocuklar gibi heyecanlandırıp panikletmişti. "Birini mi bekliyordun?" Jimin biraz önceki öpüşmenin etkisiyle nefes nefese sorduğunda Hoseok kafasını iki yana sallamış ve doğrulmaya çalışan Jimin'e engel olarak yüzleri arasındaki mesafeyi yeniden en aza indirmişti. "Bakmazsak gider bence. Biz," küçük bir öpücük kondurmuştu Jimin'in dudaklarına ve kafasını boynuna doğru götürürken de devam etmişti cümlesine, "devam edelim." Jimin, boynuyla temas eden dudakların gülümsediğini teninde hissedebiliyordu ve o da gülümseyerek sırtını yeniden yatakla buluşturmuş, kollarını da üzerine doğru eğilen bedenin omuzlarına sarmıştı.
"Edelim." Hoseok'un yüzünü boynundan çıkararak dudaklarını yeniden birleştirmiş fakat kapı yeniden çalmıştı. "Sikeceğim ama ben bu kapıyı da zilini de." Hoseok homurdanarak söylenip ayaklandığında, Jimin küfür eden Hoseok'un ne kadar çekici olduğunu düşünüyordu sadece. "Hemen kapıdaki densizi gönderip geliyorum, kaybolma bir yere." Hoseok söylediğinde Jimin hafifçe gülmüş ve başını sallayarak onaylamıştı büyük olanı. Ve Hoseok odadan çıkıp koridorda ilerlerken zil yeniden çalmış, Hoseok'un sitem dolu küfrü uzaklaşarak Jimin'in kulağına dolduğunda Jimin gülerek başını iki yana sallamıştı.
Hoseok ise elini kapının koluna attığında yeniden çalan zil ile sinirlerinin iyice gerildiğini hissederek kapıyı hışımla açmış ve bu saatte ısrarla zili çalan kimse onu azarlamak için açtığı ağzını, kapıdakileri görünce kapatmak zorunda kalmıştı.
"Anne?" Dudakları arasından şaşkınlıkla dökülen kelime ile orta yaşlı kadın gülümsemiş ve bu geç saate tezat bir enerjiyle karşılamıştı oğlunu. "Sürpriz!" Uzatarak söylediğinde Hoseok annesinin yanındaki babasına, onun arkasındaki eniştesine ve onun yanındaki ablasına ve onun da yanındaki çocukluk arkadaşı Soomin'e ve onların arkasında duran Taehyung'la Jeongguk'a bakmış, nasıl bir kabusun içinde olduğunu düşünüp kendini sorgulamaya başlamıştı.
"Baba?"
"Oğlum?"
"Noona?"
"Hoseok?"
"Enişte?"
"Kayınço?"
"Jeongguk?"
"Hyung?"
Kapıdaki bu anlamsız bakışma merasimi devam ederken Hoseok'un uzun zamandır dönmeme sebebini merak eden Jimin de yanlarına geldiğinde kadro tamamlanmış ve kapıdaki kalabalığı görünce şaşkınlığına engel olamamıştı. "Taehyung?" Jimin arkadaşına bakarak adını zikrettiğinde Taehyung Jimin'in beş dakika önce yiyiştim görüntüsüyle gözlerini kocaman açmış ve bakışlarını Jimin'in boynundaki bir noktaya sabitlemişti.
Bunu fark eden Jimin elini biraz önce Hoseok'un boynunda bıraktığı izin üzerine kapatırken Taehyung bakışlarını Hoseok'la Jimin arasında gezdirmişti. "Enişte?" Taehyung sorgularcasına söylediğinde Jeongguk esmer olanın yaptığı gafı fark ederek eliyle Taehyung'un ağzını kapatmış, fakat kapıdaki herkesin bakışlarının ona dönmesine engel olamamıştı.
Hoseok ise Taehyung'un kırdığı potun ardından ortamı toparlamak için eliyle yüzünü sıvazlamış ve "Kapıda kaldınız içeri girsenize." diyerek kapının önünden çekilip davetsiz misafirlerine yer açmıştı geçmeleri için. "Bir an bizi hiç içeri almayacaksın sandım oğluşum." Bayan Jung içeri geçerken söylenmiş, babası ise karısını takip ederken Hoseok'a göz ucuyla sitem dolu ters bir bakış atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir yaz gecesi rüyası | jihope
Fanfictionsapsarı güneş, rengini gökyüzünden alan denizin üzerinde parıldarken arkada güzel bir şarkı çalıyordu. jimin, o an 'aşk' ile tanışmıştı.