Jimin, gözüne vuran güneş ışıkları ve ortamın rahatsız edici sıcaklığının verdiği rahatsız hisle gözlerini hafifçe aralayarak uyanmıştı. Gözlerini birkaç kez kırpıştırarak ortamın aydınlığına alışmaya çalışırken hissettiği yoğun baş ağrısı ile işaret ve baş parmağıyla alnını ovuşturmuş ve netleşen görüntünün ardından yattığı yerden hızla doğrularak etrafına bakınmıştı.
Burası kaldığı pansiyon değildi. Taehyung yoktu. Ve nerede olduğunu bilmiyordu.
Geniş yatakta tek başınaydı ve belli ki birinin evindeydi fakat kimin evinde olduğunu ve buraya nasıl geldiğini asla hatırlayamıyordu. Bakışlarını üstüne doğru çevirdiğinde, gece üzerinde olduğuna yemin edebileceği tişörtünün yerinde kendisine bol gelen bir tişörtün olduğunu görmesiyle ağzından bir küfür firar etmişti. "Hassiktir." Hiçbir şey hatırlamıyordu. Zihni dev bir boşluktan ibaretti ve Jimin aklını kaçıracak gibi hissediyordu. Neredeydi, kimin evindeydi ve geceyi kiminle geçirmişti?
Telaşla yattığı yerde telefonunu aramaya başlamış ve yatağın yanındaki komodinin üzerinde şarjda olduğunu görünce hemen telefonunu eline alarak saate baktığında saatin daha sabah dokuz bile olmadığını görmüştü. Telefonun kilidini açarak hızla Taehyung'u aradığında, esmer olan uykusunun bin beş yüzüncü aşamasında olduğu için çalan telefonu duymamış ve Jimin pes etmeyerek yeniden aramıştı.
Taehyung ısrarla çalan telefonun, yanıt alamadığı müddetçe çalmaya devam edeceğini anladığında, gözlerini açmadan el yordamıyla yastığının altına koyduğu telefonu alarak kısaca ekrana bakmış ve arkadaşının ismini görmesiyle kulağına götürmüştü. "Sabah sabah ne var Jimin?"
"Tae, ben neredeyim?" Taehyung homurdanarak gözlerini ovuşturmuştu yanıtlamadan önce. "Ben nerden bileyim amına koyayım ya Jimin dalga mı geçiyorsun?"
"Sabah sabah dalga geçer gibi bir halim mi var geri zekalı? Niye pansiyonda değilim ben?" Jimin'in ağlamaklı çıkan sesiyle iyice kendine gelen Taehyung hızla doğrularak yatakta oturur pozisyona gelmiş ve büyük bir kahkaha patlatmıştı. "Lan sen cidden hatırlamıyor musun?" Gülüşünün arasında sorduğunda Jimin iç çekmişti. "Ben yanına gelip belanı sikmeden gülmeyi kesecek misin?" Jimin içinde bulunduğu durumun gerginliğini üzerinden atamazken, Taehyung'un bu gevşek ve rahat tavırları sabah sabah iyice sinirlerini bozmaya başlamıştı. Gecesini asla hatırlamıyordu. Ne yaşandı, bir şey yaşandı mı, yaşandıysa da kiminle yaşandı, hiçbir şey hatırlamıyordu. Başındaki ağrı, geceyi hatırlamaya çalıştıkça daha da artıyor ve Taehyung da hiç yardımcı olmuyordu.
"Anlatsana dün gece bir şeyler oldu mu?" Taehyung sesindeki muzip tonu gizlemeden sorduğunda Jimin telefonu kulağından uzaklaştırarak telefonunu tek eliyle sıkmış ve fırlatmamak için kendiyle savaş vermek zorunda kalmıştı. "Hatırlamıyorumdan ne anlıyorsun amına kodumun salağı. Hatırlamıyorum. Nerede olduğumu da bilmiyorum. Buraya nasıl geldiğimi de bilmiyorum. Kimin evindeyim onu da bilmiyorum. Bir şeyler oldu mu onu da bilmiyorum oldu mu? Söyleyecek misin şimdi nerede olduğumu?" Jimin sabrının son demlerini de harcarken Taehyung arkadaşının bu durumundan inanılmaz keyif alıyordu ve oynamaktan da çekinmeyecekti.
"Söyleyeceğim ama şaşırmak yok." Jimin görmeyeceğini bilse de kafasını sallayarak onaylamış ve dinlemeye koyulmuştu. Taehyung da yalandan öksürerek boğazını temizlemiş ve ciddiyete bürüdüğü ses tonuyla konuşmaya başlamıştı. "Dün gece Seungjo ve sen buradan birlikte ayrıldınız." Jimin şaşkınlıkla elini ağzına kapatmadan hemen önce "Hassiktir." diye mırıldanmış ve küfrünün yarısı da avucunun içine hapsolmuştu. "Sen neden engel olmadın bana? O kadar mı içtim, kafayı yiyeceğim nasıl olur bu?" Seungjo'nun bir yerden çıkabileceğini düşünerek sesini biraz daha kıstığında Taehyung gülmemek için dudaklarını ısırmaya başlamıştı. "Engel olmaya çalışmadığımı mı sanıyorsun Jimin? Mart kedileri gibi herife yapıştın kaldın, ayıramadım ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir yaz gecesi rüyası | jihope
Fanfictionsapsarı güneş, rengini gökyüzünden alan denizin üzerinde parıldarken arkada güzel bir şarkı çalıyordu. jimin, o an 'aşk' ile tanışmıştı.