1.Bölüm: YANLIŞ ANLAŞILMA

1K 23 9
                                    

Yeni kitabımla karşınızdayım.
İyi okumalar.
Soğuk kahveleriniz hazırsa ben yazmaya sizde okumaya davet ediyorum...
🫶🏻

~~~~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~~~~~~

Her insan şanslı doğmuyordu. Bunun bir örneğide bendim. Sabahları yedide iş başı yapıyor, akşamları ise onda paydos yapıp hafta sonraları ise ek iş yapıyordum. Okul dönemim de ise derslerden sonra part time iş bulup geberene kadar çalışıyordum. Elime geçen iki kuruşlada babaannemin ilaçlarını almakta zor yetişiyordum. Hayatım iki kuruş para kazanıp yaşamakla geçiyordu.

Yazın bulduğum ve çalışmaya başladığım bu lokantada kendimi geliştirmek için güzel bir şanstı. Gastronomi okuyup hemde yazları bulduğum lokantalarda aşçılık yapıyordum. Kendimi bildim bileli yemek yapar ve yerdim. Lise yıllarımda hedefimi aşçılık okumak üzere kurmuştum ve şimdi üniversite son yılımdaydım.

"Kumru yirmi altıncı masaya bir tane daha köri soslu makarna varmış." Diye bağırdı Duygu mutfağın girişinden.

"Hallediyorum hemen." Dedim bağırarak. Duygu benim ortaokuldan beri arkadaşımdı. Bu işide bana o ayarlamıştı kendisi işletme okuyordu ve burda da garsonluk yapıyordu.

Hazırladığım köri soslu makarnayı tavadan tabağa koymak için iki çataldan yardım aldım. Siyah renkli tabağa koyduğum makarnanın üstüne nane koyduktan sonra servise hazırdı.

"Kumru onu sen götürür müsün? Benim hemen onikinci masaya bakmam gerekiyor." Duygu soluk soluğa kalmış bir şekilde konuşmuştu.

Üzerimde ki önlüğü çıkartıp makarna ile mutfaktan çıktım. Saat dokuza gelmek üzeriydi. Bu saatten sonra fazla müşteri gelmiyordu. Gelse bile bir en fazla iki tane geliyordu.

Yirmi altı numaralı masayı bulup makarnayı masaya servis ettikten sonra afiyet olsun dileklerle masanın yanından ayrılmıştım.

Masaların yanından geçerken dengemi kaybedip bir şeye çarpmıştım. Çarptığım şeye bakmak için kafamı indirdiğimde yere düşen küçük bir erkek çocuğu vardı. Hemen eğilip düşen çocuğa baktım. Kıvırcık sarı saçları kulaklarını ve anlını kapatacak bir şekildeydi. Beyaz teni ela gözlerini öne çıkarıyordu. Yüzünün en güzel yeri ise tombul olan yanaklarıydı. En fazla altı yedi yaşında felandı.

"İyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?"

Çocuk küçük elini diz kapağının üstüne koyunca dizinin acıdığını anlamıştım.

"Sana yardımcı olmamı ister misin?" Güler yüzlü bir şekilde sormuştum. Kafasını salladığında kolunun altından tutarak ayağa kaldırmıştım.

Gizli mafya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin