9.Bölüm:KARAR

214 8 3
                                    


İyi okumalar..

Sınır; 150

Okuma sınırı geçildiğinde bölüm gelecektir..

:)

Gidiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gidiyordum. Cebimde beş kuruş olmadan gidiyordum. O hiç yaşanmasını istemediğim sahneyi ben kendi ayaklarımla gidiyordum. Ayaklarım ne kadar geri geri gitsede villadan çıkıp hızlıca ilerlemiştim. Taksinin bile zor uğradı yerde ben yolumu bulmaya çalışıyordum.

Ağlıyordum ama bu hiç bir şeyi geri getirmiyordu. Ağlıyordum ama bu babannemi geri getirmeyecekti. Kendimi o kadar çok güçsüz hissediyordum ki tüm hücrem buna hakimdi. Birazdan tüm ailemi kaybedecektim.

Gelmiştim. Hastane tam karşımda duruyordu. İçinde her odasında yüzlerce hikaye yatan odaların arasından birinde babannemde yatıyordu. Hastanenin içine girdiğimde o atmosferle karşılaşmıştım. Kimisi kızını bekliyordu, kimisi de annesini babasını ve ya yakınını.

Asansöre binip babannemin yattığı odanın katında indim. Tam inerken babannemin doktoruyla karşılaştım. "Hoşgeldiniz Kumru hanım." Sadece kafa sallamakla yetinmiştim. "Babannem nasıl?"

"Cihazın süresi doluyor. Masraflar ödenmezse ne yazık ki babannenizin bitkisel hayattan da çıkartmamız gerek. Beyin ölümü zaten gerçekleşmişti."

Ben vazgeçmiştim. O parayı bulamazdım ve babannemi yaşatamazdım. Baba beni affet ama ben emanetine sahip çıkamıyorum özür dilerim affet beni bu yük bana artık çok ağır geliyor.

"Parayı bulamadım." Sesim titremişti artık mantıklı düşünemiyordum. Kalbim sıkışıyor, ellerim titriyordu.

"Sizi anlıyorum bu çok zor bir durum. Cihazın süresi son 24 saat sonra kendiliğinden kapanacaktır. İşlemler o zamana kadar işler. Belki bir umut masrafları karşılayabilirsiniz."

Çaresizlik nedir çok iyi bilirim. İhtiyacın vardır ama elinin ucunda olurken bile ulaşamamak çaresizliktir. Ben çaresizlik çekmiyordum, yaşıyordum. Daha fazla dayanamadım ve ayaklarımın bağı çözülüp yere düşmüştüm sonrası ise zifiri karanlıktı.

Uykudan sıçrayarak kalkmıştım. Pencereden gelen rüzgar yurdun kapılarını çarpmasını sağlıyordu. Yattığım yataktan hızlıca kalktım ve odanın dışına doğru ilerledim. Amacım su içmekti bu yüzdende yemekhanenin yolunu tutmuştum.

Onbir yaşındaydım. Tek hayalim okuyup aşçı olmaktan başka bir şey değildi. Anne ve babamın ölümünden tam olarak 11 yıl geçmişti. Ben anne ve babamın cesediyle tam tamına dokuz saat yaşamıştım. Şimdiden özlemiştim. Bana anne ve babamın cesediyle dokuz saat canlı bir şekilde kaldığımı söylediklerinde sekiz yaşındaydım. Acı vericiydi.

Gizli mafya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin