11.Bölüm: ÖLÜM

140 6 1
                                    

İyi okumalar..

Şarkılar- West Coast.

-

Arka koltukta oturmuş hızlıca geçen ağaçların hızını izliyordum. Birisi büyük diğeri küçük şekilde dizili olan ağaçlar resmen ormana renk katıyordular. Son bahara geçiş yaptığımız için bazı ağaçlarda kahverengini almıştı. "İyi misin?" Soru karşısında afallasamda ön koltukta oturan Cihana baktım. "İyiyim. Neden sordun?" Diye soru sormuştum.

"Daldın gittin." Demişti dikiz aynasından bakarak. Bakışları sert ve duygusuzdu. Daldım gitmiştim evet, çünkü onu düşüyordum. Neden bir anda onunla birlikte gitmişti? O gelince bana hiç bakmamıştı bile. Cihana dönüp siz eve gidin dedikten sonra arkasını dönüp gitmişti. Sırıttım. Başka ne olabilirdi? Gelip benim boynumamı sarılacaktı. Kafamı iki yana salladım ve tekrardan sırıttım.

"Anlamadım?" Cihana baktığımda dikiz aynasından bir bana birde yola bakıyordu. "Pardon. Dalmışım." Dedim. Sesizce kafasını salladı ve yola döndü. Bende yola baktım da geldiğimizi fark etmiştim. Araba yavaşça villanın önünde durduğunda kapıyı açıp indim. Hızlıca eve doğru ilerlerken arkamdan sesimin seslenmesi ile durdum. "Kumru hanım." Arkamı döndüğümde Cihan arabadan inmiş bana bakıyordu. "Efendim?" Demiştim.

"Bir sıkıntı olursa çalışanlara benim ismimi söylemeniz yeterli." Kafamı olumlu anlamda salladıktan sonra içeriye girdim. Hızlıca merdivenleri çıkıp odama girdim. Günün özetini aklımın ucundan geçirirken yine berbat bir gün geçirdiğimi fark etmiştim. Koray o bu şu derken kafam allak bullak olmuştu. Karnıma giren sancıyla reglimin geciktiğini fark etmiştim. Karnımı tutarak lavaboya doğru ilerledim. İşimi hallettikten sonra hızlıca odaya döndüm. Üstüme rahat bir şeyler geçirip balkona çıktım. Camın kenarında duran sigara külleri alıp çakmak ile sigarayı yaktım. Kafamı bahçeye doğru çevirdiğimde bir kalabalığın olduğunu fark ettim kafamı tamamen çevirdiğimde daha ayrıntılı görmeye başlamıştım.

Ne oluyordu bilmiyorum ama iyi bir şey olmadığı kesindi. Sigaradan son duman çekip küllüğün içine atacakken bahçeye gelen iki tane ardarda gelen arabalarla bakışlarım oraya tamamen yönelmişti. Arabadan inen kişinin vural olduğunu fark ettiğimde bakışlarım değişmişti. Neden hemen gelmişlerdi anlamamıştım ama iyi bir şey olmadığı kesindi. Merakıma yenik düşerek hızlıca odadan çıktım. Merdivenleri inerken dışarıdan ayak seslerinin geldiğini fark etmiştim. Ben tam merdivenleri bitirdigimde dış kapı açıldı. Bakmak için kafamı çevirdiğimde gördüğüm kişiyle şok olmuştum. Mete İzzet tam karşımda duruyordu. Şaşırmanın nedeni Meteyi görmem değil onun gözlerinin şiş olması. Ağlamakdan olmuş olmalı ki hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu. Kaşlarımı satarak ona baktım.

"Mete?" Diye seslendim. Kafasını kaldırıp bana baktığında küçük kaşlarını kaldırarak benim kim olduğunu anlamaya çalıştı. Arkasında duran adam Mete'nin elinden tutup salona doğru ilerledi. " bir saniye ya. Bana neler olduğunu anlatabilir misiniz?" Diye adama doğru seslendim. Ben adama bakarken mete arkama doğru babaanne diye seslenerek koşmaya başladı. Ama bunu söylerken gülen yüzle değil, ağlayan bir yüz ifadesiyle yapmıştı.

Ben hala adamın bakarken adam sert bir şekilde. "Fazla merak iyi değil ama eğer çok merak ediyorsan söyleyeyim. Az önce ki bir duyumla Mete'nin anne babasının trafik kazası ile kaybettiğimizi öğrendik." Hiçbir şey söylemeye dilim varmamıştı. Şaşkın bir ifadeyle adamın suratına bakıyordum, o ise arkasına dönüp hızlıca evden çıktı. Arka bacağıma değen bir şeyle arkamı döndüm ve baktım. Mete elinde tutuğu telefonu bana uzatıyordu. Anlamadığı belli edercesine ona baktım.

"Neden bana veriyorsun?" Diye sormuştum.

"Annemi arar mısın? Çünkü bana geleceğini söylemişti, hala gelmedi. O amcaya söylüyorum aramıyor. Babanneme söylüyorum aramıyor. Sen arar mısın?" Diye buruk bir yüz ifadesiyle konuşmuştu. Tüylerim diken diken olurken aklıma kendi küçüklüğüm gelmişti. O kadar masumdu ki yalan söylemek gerçekleri söylemekten daha zordu.

Gizli mafya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin