İyi okumalar...
—Üstüme geçirdiğim kırmızı elbiseye aynadan baktım. Mini elbise giymeyi seviyordum. Elbiseyi kafamda onayladıktan sonra uyum sağlaması için kırmızı ince topuklu ayakkabıyı elime almıştım. 1,70 boyuma bir de topuklu ekleyince biraz daha uzamıştım. Hafif bir makyajla yüzüme renk verdikten sonra saçımı küçük bir alttan topuz yapmıştım. Son oralar parfümden bir kaç fıs sıkıp aşağıya indim.
O benden önce inmiş koltukta oturuyordu. Benim geldiğimi hissedip oynadığı telefonu bıraktı. Bakışları ilk önce elbiseme sonra yüzüme değinmişti. O ise siyah değil beyaz bir gömlek giyinmeyi tercih etmişti. . Ceketi yoktu sadece beyaz bir gömlek ve siyah bir pantolonla bile oldukça şıktı. Neyse ki beni ilgilendirmiyordu bakışlarımı onun bana bakan gözlerine çevirmiştim. Beni süzüyordu resmen. Sanki sen sürmüyordun Kumru.
"Hazırsan çıkalım." Daha fazla bakışlarını tutmayıp çıkışa ilerledi. Bende arkasından onu takip edip ilerlemiştim. Kapının önünde duran arabaya bindikten sonra ortamın sessizliği beni germişti. O telefonuyla oynuyor ben ise onu inceliyordum.
"Beni incelemeyi ne zaman bırakacaksın?" Ortamın sessizliğini bozan sesiyle bir anda bakışlarımı ondan çekmiştim. Rezil olduğumu hissediyordum.
"Nereye gidiyoruz?" Konuyu değiştirerek hala nereye gittiğimizi bilmediğim yola bakışlarımı dikmiştim.
"Şirket yemeğine. Artık oyun da olsa sevgilimsin herkes eşleriyle katılıyor Seninde olmak gerekiyordu." Dediğinde bakıştığımı tekrardan ona çevirdim.
"Senin zaten bir sevgilin var neden onu götürmüyorsun?"
Yüzü yorgun gibiydi. Abisini kaybetmişti ama neden üzgün veya mutsuz değildi. Çok tepkisizdi. Mete'ye o kadar düşkünken neden abise karşı öyle değildi?
"Babam zamanında kötü işlerle uğraşıyordu bu yüzden de düşmanı çok bende sevdiklerimi korumak amacıyla böyle bir çözüm buldum. Ona bir şey olmasına izin vermem, ben ne kadar korumalarla gezsem de her an her şey olabilir bu yüzden senle anlaşma yaptık. Aynı şekilde Seninde canını koruyacağım ama zaten seninle bir oyunun içerisindeyiz korkma bir şey olmasını izin vermeyecegim." Sözünü bitirip telefona kafasını çevirdi bir şeyle ilgileniyordu.
Ben tam konuşacakken o benden önce davranmıştı. "Soru hakkın bitti yeterince olayları ifade ettim bu kadar yeter." Dediğinde arkama yaslanıp dediklerini düşündüm. Demek babası yüzünden bu kadar koruma vardı. Hala kafamda ki soru işaretleri gitmemişti bana eksik şeylerin hala olduğunu düşündürüyordu.
✨
Araba yavaşlayıp yolun kenarında durduğunda şöför hızlıca arabadan inip kapımızı açmıştı. İlk önce o indikten sonra arkasından ben indim. Kocaman kapıları olan, ışıltılı bir restorandı. Ben etrafı incelerken o yanıma yavaşça yaklaşıp kulağıma fısıldadı. "Güzel bir oyunculuk bekliyorum senden." Dedi ve elimi sıkıca tuttuğum elbisenin kuşamından kurtarıp sıkıca tutmuştu.
Kafamı kaldırıp ona baktım giydiğim topuklulardan dolayı boy farkımız azalmıştı. Gözleri siyah değil koyu kahveydi. Yüzünde tam kaşının üstünde dikiş izi vardı. Bakışlarım oraya odaklanmışken o daha fazla beklemeyip yürümeye başlamıştı. Onun hamlesiyle önüme dönmek zorunda kalmıştım.
Merdivenlerden tek tek çıkıp salona girmiştik. Güler yüzlü bir kadın bizi görünce hızlıca yanımıza geldi. "Hoşgeldiniz Vural bey." Bana dönerek. "Sizde hoşgeldiniz. Buyrun bu taraftan." Diyerek bizi salonun sağ tarafına doğru yönlendirdi. Ona baktığımda etrafa bakıyor şüphelenecek bir şey arıyor gibiydi. Salonun en ortalarında uzun bir masa kurulmuştu. Nerdeyse masanın yarısından çoğu doluyordu. Yaklaşık yirmi kişiye yakın insan vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli mafya
Teen FictionTanımadığı bir evde aşçı olarak işe başlayan Kumru Soysal. Gözü kara iş adamı Vural izzet ve Arkasında yatan dağ gibi yapboz parçalarıyla dolu sırlar. "Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak." ❗️+18 Sahneler mevcuttur. Şiddet ve argo içerir.❗️ Başlama...