Eve gelmiş yorgunluğumu üstümden atmak için üstümde ki kirlileri çıkarıp temiz hafif kıyafetler giymiştim. Babannemin yanına gittiğimde Aynur teyzenin yemekleri hazırladığını görmüştüm. Masanın üstünde ki tabakların içinde ki yemeklerin çoğu bitmişti babannemin üstü değiştirilmiş Aynur teyzenin babanneme duş aldırdığını farketmiştim. Aynur teyze babannemin çocukluk arkadaşıydı babaanneme her ne olduysa o da biliyordu eski konular diyerek beni geçiştiriyordu. Babannem ve Aynur teyzenin dostluğu çok seviyordum birbirlerinin en kötü zamanların da her zaman destek çıkmışlar anlattığına göre.Gün bitmiş çoktan tarihe gömülmüştü. Yarın bugün olmuş, bugün ise çoktan dün olmuştu. Yatağımdan telefonun melodisiyle uyanmıştım. Telefonu elime aldığımda isimsiz bir numara yazıyordu ekranda.
"Alo. Kumru Soysal ile mi görüşüyorum?" dedi bir kadın sesi.
"Evet benim."
"Merhaba Kumru hanım. Ben Emel Korkmaz, sizi iş görüşmesi için aramıştım."
Şimdi anlamıştım bu kadın Fatih hocanın arkadaşıydı. İş üçün numaramı verceğini söylemişti. Yatakta yatış pozisyonundan oturma pozisyonuna geçtim.
"Evet hatırladım Emel hanım." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.
"Bugün müsaitseniz iş görüşmesi ayarlamak istiyorum. Detayları yüz yüze konuşalım." dedi resmi bir şekilde.
"Olur tabi. Olur."
"Peki o zaman. Saat 14.00 de size atacağım konuma gelebilir misiniz size uygun mudur."
"Gelebilirim sorun değil."
"Peki o halde görüşmek üzere." dedi bende aynı şekilde görüşümü sunduktan sonra telefonu kapatmıştım. Saate baktığım da onbir buçuğa geldiğini farketmiştim. Hemen yataktan kalkıp mutfağa girmiştim babanneme kahvaltılık bir şeyler atıştırıp salona geçmiştim. Babannem uyanıktı. Camdan dışarıyı yağan yağmuru izliyordu.
"Günaydın babaannecim." dediğimde bakışlarını bana doğru çevirmişti. Donuk bir şekilde bana bakıyordu. "İstersen çıkmadan önce televizyonu açmamı ister misin? Canının sıkılmaması için." dediğimde yine bir tepki alamamıştım. "Bu arada yeni bir iş buldum sanırım. Bizi idare edene kadar orda çalışsam iyi olacak. Başka seçeneğim yok ilaçlarını almak için acilen iş bulmam gerekiyor." Her seferinde böyle oluyordu ben konuşuyor babannem ise donuk bir şekilde beni dinliyor gibi yapıyordu her seferinde bir yerlere dalıyordu. Televizyonu her açtığımda izliyor gibi yapıyor ama asla izlemiyordu. Aklı her zaman başka yerlerdeydi.
Salondan çıkıp kendi odama geçmiştim. Yağmur durmuştu. Yaz yağmurları olduğu için fazla aldırış etmemeye çalışıyordum. Üstümde ki kirlileri çıkarıp sepete atmıştım. Temiz kıyafetler çıkarıp yatağın üstüne koydum. Siyah pantolonu bacaklarımdan geçirip düğmesini kapatmıştım. Beyaz renkli crop giyip onun üzerene ise siyah renginde deri ceket geçirmiştim. Ceketin altında kalan saçlarımı at kuyruğu yapıp bırakmıştım. Elime siyah deri uzun botlarımı ve telefonumu alıp odadan çıktım. Son kez babannemi kontrol edip evden çıkmıştım. Otobüs durağına doğru yürürken Emel hanımın attığı konumu inceliyordum. Ev biraz uzaktı ama tek otobüs gidiyordu.
Yaklaşık kırk dakikalık bir otobüs macerasından sonra eve en yakın durakta inmiştim. Bir on dakika daha yürümem gerekiyordu. Eve yaklaştıkça gözüm nereye çarpsa lüks yerler vardı. 12 numaralı villayı gördüğümde adımlarım o yöne doğru yönelmişti.
Ev iki katlı küçük bir villaydı. Gri tonlarında yapılmış evin tam yan tarafında ise büyük bir garaj vardı. Garajdan çok otoparka benziyordu. Evin ziline bastığımda orta yaşlarında bir kadın tarafından açılmıştı.
"Merhaba ben iş görüşmesi için gelmiştim."
"Kumru hanım olmalısınız. Bende sizi bekliyordum. Buyrun bahçeye geçelim." diyerek içeri geçmem için eliyle içeriyi göstermişti. Ben bahçeye geçerken. "Ne alırdınız?"
"Bir şey almayım teşekkürler."
"Peki o halde biz geçelim." dedi. Emel hanımı takip ederken eve göz gezdirdim. Ev göz yorucu değildi mutfak siyah, beyaz ve toprak renklerinden oluşuyordu. Masa ve tezgahlar siyahtı. Duvarlar beyaz, dolaplar ise toprak rengiydi. Mutfak tam anlamıyla amerikan düzenindeydi. Bahçeye çıkış mutfaktan yapılıyordu. Bahçenin yarısının üstü kapalıydı bu yüzdende yağmur yağsa bile kuru gözüküyordu. "Şöyle geçin isterseniz." dediğinde altı kişilik bir masayı göstermişti. Kendime bir tanesini çekip oturmuştum.
"Mutfağı az çok göz gezdirmişsindir. Senden istediğim saat birde burda olman. Akşamları ise en geç altı da yemekleri hazırlamış ve evden çıkmış olmalısın." demişti. Sadece kafamı salladım.
"İkinci kuralımız ise asla patron ile muhattap olmaman. Patron çalışanlar ile muhatap olmayı sevmez eve geldiğinde ise asla çalışanlarla karşılaşmak istemez."
"Anladım Emel hanım."
"Son olarak yemek konusunda çok titizdir. Size vereceğim liste haricinde başka bir yemek yapmanız yasaktır. Bunları göz önünde bulundurursanız iyi anlaşırız." dedi. Ben daha ilk kuralı anlamaya çalışırken kadın son kuralı söyleyip işi onaylamıştı. Neymiş çok titizmiş. O hiç benim imam bayıldımı yememişki nerden bilsin. Burun kıvırarak dediklerini onayladım.
"Anlaşılacağımızı umuyorum." Ummuyorum.
"Peki o halde yarın işe başlayın." dedi tam arkasını dönüp gidecekti. "Bu arada para konusunu kafanıza takmayın siz işinizi ne kadar iyi yaparsanız o kadar iyi maaş alırsınız." dedi Altan alttan ima da bulunarak. Çekindiğim için fiyat soramadım. Ne kadar olursa olsun bu işe ihtiyacım vardı.
-
Bölümü nasıl buldunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli mafya
Novela JuvenilTanımadığı bir evde aşçı olarak işe başlayan Kumru Soysal. Gözü kara iş adamı Vural izzet ve Arkasında yatan dağ gibi yapboz parçalarıyla dolu sırlar. "Yağmurdan kaçarken doluya yakalanmak." ❗️+18 Sahneler mevcuttur. Şiddet ve argo içerir.❗️ Başlama...