8. Bölüm: OYUN

277 12 3
                                    

İyi okumalar.

-

Sınır; 80

O gün gelip çatmıştı.

Neriman soysal son silahını oğluna doğrultmuştu. Elinde ki sözleşmelerle odasında yapa yalnız oturuyordu. Düşündü. Sonra da tarttı. Oğlu mu? Yoksa milyonlar mı?

Fazla düşünmesine gerek yoktu çünkü Neriman soysal çoktan karar vermişti. Eline tükenmez bir kalem almıştı. Kalemin ucunu açıp, bastırdıktan sonra mürekkebin akmasını sağlamıştı.

Şirketin bütün yetkisini Kemal izzete yapıyordu ama Kemal'le anlaşmışlardı. Şirketi sattıktan sonra paranın bir payını ona verecekti. Aklı hala emin değildi ama her şey için çok geçti çünkü Neriman soysal imzayı atmıştı.

Hikayenin acılı yanı bu günden sonrasıydı.

🎲

Annemi özlemiştim. Kokusunu bilmediğim, görmediğim yüzüne hasret kaldığım annemi. Bazen kendi kendime konuşurken annem yanımda olsada bütün dünya bana düşman olsa diyordum.

Baba. Bu kelime bana ne kadar çok uzaktı. Hayatım boyunca kullanmadığım bir kelimeydi. Ve şimdi ilk ve son kez kullanacakmış gibi hissediyordum. Babam. Yapamadığın babalığını çok özledim.

O kazada nasıl sadece ben yaşamıştım? Anne ve babamın cesediyle nasıl 9 saat kalmıştım? Daha çok ağladım. Yüzleştiğim geçekler beni her geçen gün daha çok yıpratıyordu. Hayat bana bir anne ve babayı çok görmüştü. Onlardan kalan sadece bir iz babannemi bırakmışlardı. Şimdi ise babannemi kaybediyordum. Onun hayatı benim elimdeydi.

Daha fazla kendimi tutamayarak kendimi yere atmıştım. Hastanenin bahçesinde hüngür hüngür ağlayıp ellerimin titremesini izliyordum. Çok yalnız hissediyordum. Nasıl bu kadar yalnız olabilirdim? Ben nasıl bu kadar her şeyden çok yalnızdım? Hayat bana bu kadarını da görmemiştir? Peki benim hayatımı çalan kimdi?

Hastanenin bahçesine hızlı bir giriş yapan arabadan inenler Duygu ve Koraydı.

Duygu hastaneye doğru gidecekken beni görmesiyle şok olmuştu. Beni görmesi şok edici değildi. Beni yerde ağlarken görmesi şok ediciydi. Hızlıca yanıma geldi diz çöküp bana baktı.

"Kumru iyi misin? Neriman babanneye bir şey mi oldu?" Daha fazla ağladım. Artık gözlerim kıpkırmızıydı. İç sesim kendi kendine 'değer miydi?' Diyor. Ben ise iç sesime bile öfkelenerek kafama vurmaya başlamıştım. Yılların birikmişini yaşıyordum.

Duygu beni kendisine çekip kafamı omzuna koymuştu.
"Ştt. Geçti sakinleş yanındayım, yanındayız." Yavaş yavaş nefesim düzene giriyordu ama hala ağlamaya devam ediyordum.

🎲

Eve gelmiş sakinleşmek niyetine bir duş aldıktan sonra salonda kanepede oturmuş duvarı izliyordum. Yatağa baktım babaannem yoktu. Yatak boştu. İç çektim normalde ağlardım fakat sakinleştirici içtikten sonra fakamın içi boşalmıştı. Panik atağımdan eser kalmamıştı.

"Daha iyi misin?" Duygu bana bir fincan kahve uzatarak konuşmuştu. "Al kahve iç iyi gelir."

"Kusura bakma Duygu sizide zor durumda bıraktım." O da kendi kahvesini alıp yanıma oturdu.

"Sakın Kumru o ne demek? Sen benim kardeşimsin. Tabikide yanında olucam." İçten bir gülümsemeyle bana sarıldı. Gerçekten Duyguyu seviyordum ama sevmekten korkuyordum da kaybetme korkusu. Sevdiklerimi tek tek kaybetmiştim.

Gizli mafya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin