Keyifli okumalar, ne kadar keyifli olabilirse...
Dünyamın Tersi - 2.Bölüm: Kalp Kırıkları
***
Kol çantamı sallaya sallaya mahallede yürüyordum. Geç saatlerde olduğumuz için mahalle fazlasıyla ıssızdı. Tek ses kedilere aitti.
Baran ile konuştuktan sonra kızlarla yemek yemeye gitmiştim. O meraktan çatlamıştı ama söylememiştim. Telefonumu sessize almak en iyi çözüm olmuştu.
Eve yaklaştığımda kapının önünde dikilen Baran'ı görmemle gözlerim irice açıldı. Abimi görmeye gelse eve girerdi ama resmen beni bekliyordu. İşi gücü yok muydu bu adamın?
Adımlarım yanında durduğunda bakışları üzerimi taradı. Gözleri gözlerimde durduğunda ona karşı her zaman taktığım maskemi kuşandım. "Baran abi? Hayır olsun, bir sorun mu var?" diye sorduğumda gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Korkak.
"Bir sorun yok." derken sağ elini cebinden çıkarıp ensesine attı. Dışımdan gülerken içimden fazlasıyla gözyaşı döküyordum.
"Abim için geldin galiba. Bekle çağırayım hemen." deyip yanından geçecektim ki kolumdan tutup kendine doğru biraz çekmiş bulundu beni. Refleksine tüküreyim be adam. Her hareketin bana da kalbime de zarar.
"Abin için değil." dediğinde yalandan kaşlarımı çattım. He Zehra he. Hiçbir şey bilmiyorsun. Hayır senin için gelmedi canım ne alaka.
"Annemin yaptığı kekin kokusunu aldın o zaman." dedim gülerek. Gözlerini kapattı ve bir süre sabır diledi. O sabır dilerken ben akıl diliyordum. Çünkü eli kolumda kokusu burnumdayken aklımı kaybetmek üzereydim.
"Neden anlamamazlıktan geliyorsun Zehra?" diye sinirle sorduğunda gözlerindeki alevler beni yakmaya başlamıştı. Kolumu elinden kurtardım. Artık maskeye ihtiyacım var mıydı? Tartışılırdı.
"Çünkü benden hesap sorabilecek bir konumda değilsin." dediğimde boşluğa düşen eli yumruk halini aldı. Alayla güldüm bu sefer. "Benim için bu kapının önüne gelmen en saçma hareketin olabilir. Kimsin de hesap soracaksın sen?" dediğimde fazlasıyla üstüne gittiğimi ve her an patlayabileceğini biliyordum. Ama istediğim de buydu zaten. Patlasın ve itiraf etsin. Nasıl bir korkak ve nasıl bir aptal olduğunu. Aptal bir aşık olduğunu. Gerisi önemli değildi.
"En son benimle konuştun. Kendimi sorumlu hissettim. Ne de olsa abin sayılırım." dediğinde kahkaha attım. Gerçekten kahkaha attım. Abin sayılırım mı demişti o? Ne zamandan beri abiler kardeşlerine farklı duygular hissedebiliyordu? Ne zamandan beri kan bağının olmadığı biri abin olabiliyordu?
"Peki Baran abiciğim. İyiyim gördüğün gibi. Şimdi çekil de eve gireyim." dediğimde kaşlarını çattı. Bu 'abi' kelimesi en çok onu yakıyordu ama kabullenemiyordu. O zaten hiçbir şeyi hiçbir zaman kabullenememişti ki bunu mu kabullenecekti?
İçim yana yana geçtim yanından ve anahtarımı çıkarıp kapıya taktım. Ama elimin donup kalmasını sağlayan sözleri, kalbim için fazlasıyla parçalayıcı olmuştu.
"Merak ettim. Ben aklı bir karış havada olan bir kız çocuğunu deli gibi merak ettim." Sözleri daha ne kadar beni yaralayabilir diye düşünmek istesem de düşünmeme fırsat vermeden icraate geçiriyordu. "Sana iyi bir gece olur umarım. Çünkü senin aksine bazılarına geceler zemheride kalmış gibi..." dedi ve arkasını dönüp karşı eve girdi. Gram umursamadı ardında bıraktığı kadını.
Onun umurunda olmamıştı çünkü benim duygularım. Bir kere bile beni seviyor musun diye sormamıştı. Ben de hissettirmekten sonuna kadar kaçmıştım. O sorsun, o dile getirsin istemiştim. Onunla bir gelecek hayali kurduğumda o benden kaçmış, nişanlanmıştı. Öldürücü bir hastalığı onu bulaştırırım diye korkar gibi kaçmıştı benden. Mutfağa su içmeye girdiğinde benim orada olduğumu görüp sudan vazgeçmişti beni görmemek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyamın Tersi |Texting
Lãng mạnAbimin arkadaşına bir akımı denemiştim ama ne geçmişi düşünmüştüm ne geleceği. Hayatı akışına göre yaşamayı biraz abartmıştım. *** "Geldin..." diye fısıldadım ellerim yüzünü daha sıkı kavrarken. Hayal görüyor olmaktan korktum. Kollarımın arasında o...