Tanrım!

58 8 0
                                        

"Sang Min...?"

"Özür dilerim beyefendi. Acelem var biraz. Bir hastaya bakmam lazım."

Adam, Inseong'a elini uzattı ve kalkmasına yardım ederken gülümsedi.

Gülümsemesi o kadar içten ve tanıdıktı ki Inseong'a. Sanki bir an Sang Min'i görmüştü onda.

Dünya iki saniyelik durmuştu sanki o gülümsemede. Tüm anıları canlanmıştı Sang Min ile olan.

"Beyefendi iyi misiniz?" nazikçe sormuştu karşısındaki adam.

"A şey evet sağolun."

Başını sallayıp uzaklaşmaya başladı adam.

"Delirmeye başlıyorum galiba. Sang Min'in olmadığını biliyorum ama ona bu kadar benzemesi... İkizi olcak hali de yok sonuçta. Evet kesin deliriyorum! Daha ne kadar acı çektirecek hayat bana!"

****

"Taeyang git bul Inseong'u başına iş açacak yine." Youngbin sabredemiyordu artık.

"Hyung buluruz elbet ama üstündeki kan... Ben korkmaya başladım." dedi Taeyang korkudan ve stresten ağlayacak halde.

"Taeyang sakin ol. Inseong öyle bir şey yapmaz. İllaki vardır açıklaması." kendi dediklerine inanmayı o kadar çok istiyordu ki Youngbin.

"Ne kanından bahsediyorsunuz siz?"

"Dawon bak senin için ağır olabilir bunlar ama... Inseong'un üstünde kan lekeleri vardı ve bunun sebebinin Sang Min'in ölümü olduğunu biliyoruz zaten. Şey diye de düşünmek istemiyoruz tabi ama olabilir mi açısından bakmakta da fayda var." sakince ve anlaşılır bir şekilde açıkladığını düşündü Youngbin. Dawon'un Inseong konusunda ne kadar hassas olduğunu biliyordu.

"Inseong'un katil olabileceğini mi düşünüyorsunuz! Şaka mı yapıyorsunuz siz? TANRIM! ONUN NE KADAR ÜZGÜN OLDUĞUNU GÖRMEDİNİZ Mİ?!"

"Hyung Inseong kesin katil demiyoruz sadece her ihtimali düşünmezsek bir sonuca ulaşamayız."

Dawon'un gözünden yaşlar akmaya başlamıştı. Herkes katil olabilirdi ama Inseong olamazdı onun için.

"Dawon bunu kanıtlamamız lazım. Biz de onun katil olduğuna inanmıyoruz. Ama bunun için kanıt lazım. Ağlama, suçsuz olduğu ortaya çıkacaktır eminim. Hadi git onu bul biraz dertleşir belki seninle. Konuşmayı en çok bir Sang Min ile bir de senin ile sever o."

Kabul etmişti Dawon. O da çok severdi Inseong ile konuşmayı. Gerçi onunla ilgili her şeyi seviyordu.

Çıktı koridora, nereye gidebilir diye düşündü. Aklına ilk çatı geldi çünkü Inseong sakinleşmek için hep çatıya çıkardı. Onu o kadar iyi tanıyordu ki Dawon her ne kadar Inseong bunu bilmese de.

Dawon hep incelerdi onu, her şeyini ezberlemişti. Nedenini kendine açıklamaya korkuyordu ama.

Çatıya çıktığında haklı olduğunu gördü. Inseong tam karşısında durmuş şehre bakıyordu. Sang Min'i düşünüp kendini suçladığına emindi Dawon. Buna dayanmıyordu işte. Çevresinde ne olursa Inseong hep kendini suçlar üzülürdü. Ama bu seferki daha ciddi bir durumdu.

"Eğer ne olduğunu soracaksan inan ki hatırlamıyorum Dawon."

"Biliyorum. Onu senin öldürmediğini de biliyorum."

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Niye benden şüphelenmiyorsun?"

Dawon Inseong'un gözünün içine baktı. Kendine de sormuştu bu soruyu ama hiç cevaplayamamıştı.

PUZZLE [JaeSeong]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin