Inseong masayı hazırlamış ve giyinmeye gitmişti.
Dolabını karıştırdı; genellikle düz tişört, eşofman altı ve birkaç kot pantolon vardı. Onların çok klasik ve bu akşama uymayacağını düşündü. Chani'nin dolabına bakmak aklına geldi. Korkuyordu biraz, Chani eşyalarına dokunulmasına izin vermezdi ve anlarsa kızabilirdi. Yine de bakmak istedi.
Chani ile aynı beden değildi ama Chani'ye büyük gelen bir şey bulma umuduyla gidiyordu onun odasına.
Odaya gitti kıyafet dolabını açtı. Onun da dolabı kendisininki gibiydi. Bir kaç gömlek vardı sadece. Dolaba göz gezdirdikten sonra altındaki çekmeceyi fark etti.
Düşünmeden açtı çekmeceyi, bir şey bulması gerekiyordu. Açtığında Chani'ye değil de daha büyük birisine ait gözüken kıyafetler gördü. Biraz kurcaladığında kıyafetlerin babalarına ait olduğunu anladı.
Chani ailesi ölünce birkaç eşyalarını saklamıştı. Kıyafetleri eline aldı. Biraz baktı. Babasının o kıyafetleri giydiği günler geldi aklına. "Ne güzel zamanlardı." diye geçirdi içinden
Birkaç eşyayı çekmeceden çıkarınca altta kadife siyah bir pantolon ve beyaz bir gömlek gördü. Çok şık duruyordu. Babasının onu annesiyle özel bir yemek yerken giydiğini ve onun için özel bir kıyafet olduğunu söylediği geldi aklına. Babası Chani ile ona da "Ben bunu güzel bir gecede giydim siz de bu kıyafetimi en güzel gecelerinizde giyin ben ölünce" demişti. Belki de o da şimdi giymeliydi. Bugün güzel bir gece planlıyordu. Babası aşık olduğu kişiyle bu kıyafetler içinde yemek yiyerek güzel bir gece geçirmişti ve şimdi Inseong da aşık olduğu kişiyle güzel bir yemekte baş başa vakit geçirecekti.
Aldı kıyafetleri ve giydi. Aynada kendini görünce babası canlandı gözünde. Gözü dolmuştu bile.
"Bu kıyafeti ben ölünce güzel bir gecede giyin dedin baba. Ve ben şimdi mutlu olduğum kişiyle birlikteyken giyeceğim. Annem senin için ne kadar özel ise Jaeyoon da benim için o kadar özel. Teşekkür ederim baba."
******
Zuho ile Dawon kutu açma ve yerleştirme işini bitirmişti. Zuho'nun oldukça çok eşyası vardı. Yarına duvara monte edilip kurulacak eşyalar ve boyanacak duvarlar vardı. Zuho istemese de Dawon yarın için yardım etmekte ısrar etmiş ve kabul ettirmişti.
Dawon gitmek için kapıya yöneldi.
"Ben artık gideyim. Yorulmuşsundur. Dinlen. Yarın kalan işleri hallederiz." Kapı kolunu tuttu.
"Dawon." Zuho kapının önüne geçti.
"Efendim Zuho?"
"Teşekkür ederim. Sen olmadan bitiremezdim."
"Rica ederim. Her zaman yardım isteyebilirsin benden." Gülümsedi Zuho'ya.
"Bir de şey...Yemek, yemek yiyebiliriz birlikte istersen. Bir şeyler söyleyebilirim." Biraz utanarak ve Dawon'un yüzüne kesik kesik bakarak sordu Zuho. Dawon'un istememe olasılığı yüksekti. Hem mental hem de fiziksel olarak yorgundu sonuçta.
"Yemek yemek isterim ama senin evinde neredeyse yer yok. Gel benimle birlikte benim evime orada yiyelim. Burada rahat olmayabilir." Zuho'nun düşüncesinin aksine Dawon tüm kibarlığı ile onu evinde yemek yemeğe davet etmişti.
Birlikte Dawon'un evine geçip yemek sipariş ettiler. Siparişi beklerken televizyon izliyorlardı. İkisi de sessizdi. Televizyona bakıyorlardı ama ne izlediklerini bile bildiklerinden emin değillerdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUZZLE [JaeSeong]
FanfictionInseong bir gece kendini bir ara sokakta bulur. Yanında da ölmüş bir şekilde en yakın arkadaşı vardır. Peki bunun sorumlusu kimdir? Bunun cevabını ölen arkadaşının ikiziyle bulur. Ona aşık olması işleri zorlaştırır.