Günler bir süre sonra sıradanlaştı. Herkes her gün o ikisinden haber bekliyordu.
Taeyang o gün söylediği şey için artık gerçekten pişman olduğuna emindi. İçinde öfke hala yok değildi ama üzülüyordu işte, elinde değildi. Özlüyordu onu.
Chani Hwiyoung ile görüşmek, onunla yine eskisi gibi sohbet etmek istiyordu. Abisi ile çok iyilerdi. Telefonla konuşmadıkları bir günleri bile yoktu. Birbirlerinin kıymetlerini anlamışlardı ama Chani onunla yaşamak yerine Rowoon'un evinde kalmayı tercih etmişti. Abisinin yalnız olmaya da ihtiyacı var gibiydi zaten.
Inseong hâlâ her gün ağlıyordu çünkü başka yapabilecek bir şey yoktu onun için. Sevdiklerini teker teker kaybediyordu resmen. Sıradaki kimdi? Chani falan mı?
İstisnasız her gün posta kutusunda o laleyi görmeyi bekledi ama hiçbir zaman göremedi. Hiçbir zamandan kastı ne kadar süreydi? 2 hafta? 1 ay? 3 aydır Jaeyoon'dan uzaktaydı. Ondan haber alamamıştı hiç. Her zaman gelmesini ve konuşmalarını istemişti ama hiç olmamıştı. Her gün penceresinden bakıyordu onu görürüm umuduyla ama hiç görememişti.
Pes etmeliydi belki de. Jaeyoon o kadar güzel sözler söylemişti ki inanmıştı kalbi ona. Belki de bir yalana inanmıştı kalbi.
Yine aşağıya bir umut kırıntısıyla posta kutusuna bakmaya indi. Biliyordu yine hiçbir şey bulamayacaktı ama belki bir umut not falan...
Asansörden inip dış kapıyı açtı. Kendini dışarı atarak sağdaki posta kutusuna yöneldi. Derin bir nefes alarak kutuya baktı. Ve oradaydı. Kutunun içinde kırmızı bir lale vardı.
Kalbi durmuştu sanki. Sadece gözlerini laleye dikmişti. Şuan tek düşündüğü Jaeyoon'un burada olma olasılığıydı. Çevresine bakmaya korkuyordu. Onu görmekten korkuyordu biraz da. Yavaşça eli titrerken laleye uzandı. Eline aldı ve bakmaya başladı. Hala şoktaydı. Yavaşça kafasını bahçe kapısına çevirdi. Fark etti ki Jaeyoon onu izliyordu.
Jaeyoon'u görünce daha mı iyi hissetmişti yoksa daha mı kötü bilemiyordu. Kafası çok karışıktı. Gelip özür dilese, elini tutup öpse affedecek gibiydi ama ona fazlasıyla kırgındı. Neden o kadar süredir ortaya çıkmamıştı? Neden o kadar zamandır kendini belli etmemişti? Tek beklediği bir laleydi oysaki. Gelip ona kendini affettirmeye çalışmasını beklemiyordu sadece bir lale beklemişti ondan. Her zaman yaptığı şeyi yapmasını beklemişti. Ona sevgisini göstermesini beklemişti ama o sadece kaçıp gitmiş ve koskoca üç ay boyunca hiç gözükmemişti. Bunları artık kendine değil Jaeyoon'a sormalıydı.
Yavaşça bahçe kapısına doğru ilerledi. Attığı her adımda gerginliği daha artıyordu. Yanlış bir şey mi yapıyordu kaçıp gitmemekle bilmiyordu ama şuan tek istediği Jaeyoon'du belki de.
Tam karşısına dikildiğinde Jaeyoon ona korku, umut ve sevgiyle bakıyordu. Gözündeki sevgiyi hala görebilmesi Inseong'un tüm gardını indiriyordu. Jaeyoon'un pişman ve yorgun olduğu da her halinden belliydi.
Jaeyoon sıkıntıyla bir nefes verdi. Elini kaldırıp Inseong'un yüzünü okşamaya yeltendi ama buna hakkı olmadığını bildiği için yüzüyle eli arasına mesafe koyarak yaptı bu işi. Ona dokunmadan, dokunamadan.
Biliyordu aylar sonra gelip onunla eskisi gibi olmaya hakkı olmadığını fakat bugün napıp edecek ve Inseong'a kendi i tekrardan kabul ettirecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUZZLE [JaeSeong]
FanfictionInseong bir gece kendini bir ara sokakta bulur. Yanında da ölmüş bir şekilde en yakın arkadaşı vardır. Peki bunun sorumlusu kimdir? Bunun cevabını ölen arkadaşının ikiziyle bulur. Ona aşık olması işleri zorlaştırır.
![PUZZLE [JaeSeong]](https://img.wattpad.com/cover/336714835-64-k746211.jpg)