teslimiyet

260 32 3
                                    

İkiside birbirine şaşkın şaşkın bakıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




İkiside birbirine şaşkın şaşkın bakıyordu. Seonghwa Hongjoong'u burada görmeyi hiç beklemiyordu. Üstelik oldukça sarhoş, dudakları kızarık ve fermuarı açık bir şekilde.

"Hongjoong...burada ne işin var?" dedi Park ve küçüğü yerden kaldırdı.

"Ş-şey ben-

Jiwon'un kabinden bacak arasını tutarak çıkmasıyla Kim'in cümlesinin devamı gelmedi. Üç bedende birbirine bakıyordu. Park Seonghwa, bir şeylerin ters gittiğini anladı ve Hongjoong'u kendi tarafına çekti.

"Dostum eğer işin bittiyse çıkar mısın? Yananındakiyle konuşmam gereken bir mesele var." dedi Jiwon ve Hongjoong'a doğru yürüdü. Seonghwa bir eliyle Jiwon'un omzudan tuttu ve onu geriye ittirdi. "Bence o seninle konuşmak istemiyor." dedi ve Hongjoong'u biraz daha arkasına aldı.

Jiwon sinirle gülmeye başlarken kısa siyah saçlarını karıştırdı ve dilini iç yanağında gezdirdi. "Bak adamım, bu seni ilgilendirmiyor. Sadece sessizce çek git." dedi.

Seonghwa sinirle soludu ve pantolonu hâlâ yarım yamalak açık olan adama doğru ilerledi. Onu baştan aşağıya süzdü.

"Buranın sahibini tanıyorum. Mekanında en ufak bir rezillik çıktığında ne yaptığını da biliyorum." Telefonunu çıkardı ve aramaya girdi. Telefonunun ekranını Jiwon'a gösterdi. "Onu arayıp sana ne yapacağını öğrenmek ister misin? Ya da bir an önce çekip gitmek mi istersin? Seçim senin."

Jiwon bir Seonghwa'ya birde arkasındaki Hongjoong'a baktı. Sadece sorunsuz ve eğlenceli vakit geçirmek istemişti ve Hongjoong bunu mahvettiği için içinden lanet okuyordu. Başına daha fazla bela almak istemedi. Üstelik karşısındaki bu adam onu öldürecekmiş gibi bakıyordu. Eğer kavga ederse hiç şansının olmayacağını da biliyordu.

"Sikerler." dedi ve yanlarından yürüyüp gitti. Hongjoong Jiwon'un arkasından baktı. Her şeyin onun suçu olduğunu düşündü. En başından bunu yapmamalıydı.

"İyi misin?" diye sordu Seonghwa endişeli gözlerle.

"İyiyim." dedi Kim gözlerini Seonghwa'dan kaçırırken. "Özür dilerim...bunu yapmak zorunda kaldığın için. Hepsi benim hatam-

"Hayır." dedi Seonghwa ve Hongjoong'u kollarından tuttu. "Sana bir şey yaptı mı?"

"Hayır...yapmadı. Sadece bir anlığına düzüşmek istedim ve...mahvettim,"Çünkü aklımda sen varken kimseyle yapamıyorum. Seni düşünmeden etkilenmiyorum bile. Ona bunları söyle, şimdi.

"Üzgünüm...ah çok rezil oldum, değil mi?" Söylemedi. Çünkü söyleyecek cesareti yoktu. "Sorun yok." dedi Seonghwa ellerini Hongjoong'dan çekerken. Bir süre bakıştılar. Seonghwa Kim'in kızaran yanaklarına ve şişmiş dudaklarına baktı.

"Hongjoong..." Bir az sonra diyeceği şey için derin bir nefes aldı: "Gitmek üzereydim. Beraber gitmek ister misin?"

Hongjoong'un bir şey söylemesine gerek yoktu. İkiside buradan defolup gitmek istediklerini biliyorlardı. Beraber. O yüzden sadece üstüne çeki düzen verdi ve Seonghwa'nın arkasından geleceğinden emin olarak tuvaletten çıktı.

vaveyla| seongjoong Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin