19. Bekleyiş

130 19 9
                                    

Merhaba,
Nasılsınız?

Bölümü okurken lütfen yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar 💘

❄️

Pars'ın gidişinin ardından oluşan sessizlik öyle kuvvetliydi ki kendi kalp atışlarımı duyabiliyordum. Belki de bunun nedeni sessizlik değildi ve ben şokta olduğum için bu şekilde hissediyordum. Ondan sonra ne Cankat'ın söylenmelerini duydum ne arabaya bindiğimizi gördüm ne de eve ulaştığımızı algılayabildim.

Yalandan daha tehlikeli bir şey yoktu çünkü insanı kandırabilecek tek silahtı. O silahı iyi kullanabilen kişilerse acımasızlığı kuşanırdı. Pars Sancar o silahı öyle iyi kullanıyordu ki vurulmaktan başka şans tanımıyordu karşısındakine.

Çok yorgun olduğumdan dolayı yatağıma uzanır uzanmaz uyuyakalmıştım ve rüyamda Pars'ı görmüştüm. Ancak en tuhaf rüyam bu değildi; uçan bastonlar, Ferruh dedenin koşması ve yere yığılan onlarca Eslem'in abisinin de bulunduğu rüyamın üzerine başka tuhaf rüya tanımazdım.

Sabah uyandığımda her şeyin aynı şekilde devam etmesini bekliyordum. Uzanıp da telefonumu saate bakmak üzere aldığımda sabaha karşı gelmiş bir mesajı görmem bir oldu. Yatağımdan nasıl doğrulduğumu, mesajı kaç kez okuduğumu bilmiyordum. Beynim tam anlamıyla çalışmayı bırakmıştı.

'Yalan ve doğrunun birleştiği yerde güven olmaz. Sana söylenen yalanları mı tercih edersin söylenmeyenleri mi? Gerçekleri mi istersin saklananları mı? Bu sana ilk yardımım değil ama karşına çıkmadan önceki son yardımım. O gün geldiğinde herkesi karşına alacaksın ve benim yanımda duracaksın.'

Ve hemen altında bir fotoğraf vardı. Mesajı kim atmıştı bilmiyordum ama daha önce bana yardım edenle aynı kişi olduğunu biliyordum.

Fotoğrafı gördüğüm anda ellerim titremeye başladı. Yıllar önce yakalanan kişi vardı fotoğrafta. Annemi ve Çilay'ı öldüren silahı tutan kişi. Fakat dikkatimi çeken bu değildi. Adamın tokalaştığı kişiydi, fotoğrafın tarihinin işlediği cinayetten üç gün öncesine ait olmasıydı.

Numarayı aradım ama kullanılmadığı gerçeğiyle karşılaştım. Bana mesaj atan bu kişi asla hata yapmayacakmış gibi geliyordu. Kimdi bu? Neden bana bunları gönderiyordu? Yardım etmeye çalışırken işleri daha da karmaşık bir hale soktuğunun farkında değil miydi yoksa ben mi resmin tamamını göremeyecek kadar aptallaşmıştım?

Öfkeden beynimin uyuştuğunu hissedip derin bir nefes aldım. Benim annemi ve arkadaşımı öldüren bu adam neden Esat ile tokalaşıyordu? Benim ailemi dağıtan bu adam neden Erez'in arkadaşıyla görüşmüştü?

Soğukkanlılığımı korumak için çaba harcasam da gözlerime bir perde inmişti sanki. İhtimaller boğazıma sarılmış beni öfkenin kapanına çekiyordu. Erez'i aradığımı görüyordum ama bedenimi bir başkası kontrol ediyordu. Telefonun ucundan yükselen sesi duyuyordum ama çok uzaktan geliyordu. "Bana Esat'ın yerini söyle." dediğimi duyuyordum ama sesim bana ait değil gibiydi.

"Şey, yanımda." dediğinde yataktan çıktım. Dolabı hışımla açtığımda gözlerimin önünde noktacıklar uçuşuyordu. "Pars'ın evindeyiz. Sen iyi misin? Sesin kötü geliyor."

"İyiyim." İfadesiz çıkan sesimi duyduğunda duraksadı. Hiç iyi değildim ve bütün düşüncelerim tehlikeli sularda dolaşıyordu. Alçin'in korkularını İris sırtlanıyor onları öfkeden mızraklara dönüştürüyordu. "Oradan ayrılmasına izin verme."

Telefonu kapatıp üzerimi aceleyle değiştirdim. Sakinleşmeden evden çıkmamın doğru olmadığını bildiğimden banyoya girip defalarca yüzümü yıkadım, derin nefesler eşliğinde saçlarımı düzelttim ve yüzüme inandırıcı bir gülümseme kondurdum. Her şey normal görünüyordu ama bakışlarım, onlar deliliğin kıyafetlerine bürünmüştü.

İzdüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin