Merhaba, nasılsınız?
Bölümü okurken satır aralarına yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar!
Bölüm şarkıları:
Dolu Kadehi Ters Tut - Yol Görünmüyor
Mavi Gri - Hayatım Leş❄️
Kendini kurtar, senden başka kimse senin için savaşmayacak. Silahlarını kuşanıp senin önüne siper olmayacaklar, sen hayatta kal diye çabalamayacaklar. Bunları kendin yapmalısın; yalnızca kendine güvenmeli ve kendini kurtarmayı bilmelisin.
Benim en büyük düşmanım yine bendim ancak biliyordum ki güvenebileceğim tek kişi de bendim. Yaşanan yaşanır, sorunlar geçer, ölümler ve savaşlar geride kalırdı ve yine günün sonunda kendimle kalırdım. Savaşın izlerini kendim siler, olanları sindirirken kendi ellerimi tutar, ölümlerin soğukluğunu geçirmek için kendime sarılırdım.
Her şeye rağmen pes etmemem gerektiğini ben kendi kendime fısıldardım, bir başkası bunu yapmazdı. Yapsa da önemli olan kendi içimde yaşadıklarımdı, sırf biri söylediği için o düşünceyi benimseyemezdim ama kendim bunu yaparsam güçlü hissediyordum. Kendimi sevmiyordum ama acıdığım için yarı yolda da bırakamıyordum. Kendime acıdığım için.
Abartılacak bir zekâm yoktu, göz alıcı bir görünüşe sahip değildim ve ruhum parçalara ayrılmıştı. Sevilecek hiçbir yanım yoktu. Her şeyden öte, elimde suçlu dahi olsa birilerinin kanı vardı. Sevilmemeliydim, suçlu olan kimse sevgiyi hak edecek kadar iyi insanlar olamazdı.
Suçlulara güvenilmezdi. Benim gibilere güvenilmezdi. Akın gibilere. Bizim gibiler kötü ruhlu, iyi olan hiçbir şeyi hak etmeyen insanlardı.
Gözlerimi tuhaf bir uyuşuklukla araladığımda uzun bir süre sersemliğimi atamadım üzerimden. Bir yatakta yatıyordum, yatak rahat ve yastıklar yumuşaktı. Yeni olduklarını kokularından anlayabiliyordum. Ekstradan burnuma yoğun bir kızartma kokusu geliyordu.
Yataktan doğrulduğumda boş boş içinde bulunduğum odayı izledim. Beyaz duvarlar boş ve soğuk görünüyordu, bu soğukluğu kısmen sıkı sıkı kapanmış perdeye rağmen hafifçe içeriye dolan güneş ışığı kırıyordu. Yatak büyük değildi, hemen yanında bir komodin ve üzerinde dolu bir su bardağı vardı. Uzanıp bardağı aldığımda hemen altına sıkıştırılmış not kağıdını gördüm. Bu el yazısını tanıyordum.
'Suyunu içtikten sonra üzerini değiştir. Dolaba senin için kıyafet bıraktım.'
Suyu içerken kâğıdı buruşturup komodine fırlattım ve yataktan çıktım. Boş bardağı geri bırakıp üzerimi değiştirmeden odadan çıktım. Koridor sade ve dardı, kapıları geçip tıkırtı seslerinin kaynağına doğru ilerledim. Ayakkabılarım ayağımda değildi, saçlarım dağılmıştı ve ensemde belli belirsiz bir sızı hissediyordum.
Tıkırtı sesleri mutfaktan geliyordu. Koridorun en sonundaki kapıya ulaştığım anda manzara önüme serildi ve adımlarım girişte duraksadı. Tezgâhın başında durmuş ıslık çalarak dumanı üzerinde tüten poğaçaları kesiyordu. Onları iki tabağa yerleştirirken bana dönmeden konuştu ve burada olduğumu anladığını belli etti. "Son görüşmemizden bu yana söylediğim hiçbir şeyi dikkate almamaya yemin mi ettin?"
Siyah saçları kısacık kesilmişti, sırt kasları onu son gördüğümde olduğu gibi kalmış olsa da sanki daha bir irileşmişti. El hareketleri hızlı ve dikkatliydi, yüzünde de dingin bir gülümseme olduğuna bahse girerdim. "Son görüşmemizden bu yana iznim olmadan beni bir yerlere götürecek kadar delirdin mi?"
![](https://img.wattpad.com/cover/255861593-288-k291536.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzdüşüm
Ficção AdolescenteGalibiyet yalanlarla ilmek ilmek örülmüş ipin ucunda bekliyordu ve bu mücadeleyi yalnızca bir cambaz kazanabilirdi. Tüm hünerlerini sahne ışığında gösterebilecek, gözler üzerindeyken hata yapmadan ipin üzerinde gerekeni yapabilecek bir cambaz. O ipi...