Merhaba! Nasılsınız?
Çok da kısa olmayan bir bölüm oldu. Bölüm diye başımın etini yiyen canlarım doya doya okuyun dnxbsmbx Ve lütfen bol yorum yapın. Keyifli okumalar 💓
❄️
Kimse kimseyi koşulsuz sevmez, herkesin kendince bir çıkarı vardır. Bunu o kadar erken yaşta öğrenmiştim ki tıpkı yemek yemeyi öğrendiğimde olduğu gibi ömür boyu zihnimde yerini koruyacak bir alışkanlıktı. Asla unutmayacağım bir alışkanlık.
Babam beni yalnızca işi düştüğünde severdi. İşten çıkarıldığı bir dönemde dilendirici gibi sokağa atıp para kazanmadan eve almadığında ama para kazandığım günlerde bana gülümsediğinde anlamıştım. Onun işine yaradığım anlarda beni seviyordu.
Annem ben sustuğum zamanlar beni severdi. Sorun çıkarmadığım, sessiz kalıp kimseye karşı gelmediğim, beni öldürmeye kalksalar bile karşılık vermediğim zamanlar beni seviyordu. Evde huzursuzluk çıkarmadığım, onun gibi olduğum zamanlar.
Akın nefretimi kustuğumda, bağıra çağıra intikam aldığımda beni severdi. Acımasız olduğumda, sessiz kalmadığımda, biri bana bir vurursa on katı karşılık verdiğimde.
Kuzey ve Giray, ruhsuz biri gibi davranmadığım zamanlarda beni severdi. Onların iyi niyetli olduğunu biliyordum ama en sevdiklerimin bile beni tüm kusurlarımla kabul etmeyeceğinin de farkındaydım.
İnsanların beni sevmesi için sürekli onların isteklerine göre mi şekillenmeliydi tavırlarım? Kendi isteklerini karşılamadığımda beni sevmekten vaz mı geçeceklerdi?
Evet, vazgeçeceklerdi.
Çünkü koşulsuz sevgi yoktur.
Karşımda benim gibi hisseden diyen adamın da bir çıkarı vardı, kendi isteği vardı ve beni bu doğrultuda kullanmak istiyordu. Herkes gibi. Kaşlarımı kaldırarak ona baktım. "Senin gibi hisseden?" Pars oldukça rahat bir şekilde arkasına yaslanırken gülümsemeyi sürdürdü. Bu sorunun cevabını deli gibi merak etsem de altında yatan asıl isteği öğrenmek istesem de az sonra yanımıza dönecek olan annem aklıma geldiğinde paniğin usulca düşüncelerime sızmasına engel olamadım. Hızlıca etrafa göz atıp kontrol ettim ama henüz görünürde yoktu. "Gitmen gerekiyor. Cankat'ın annesi burada."
Gözlerini yavaşça kapatıp açtı. "Olabilir. Yanında beni görmesi neden sorun olsun? Saklayacak bir şeyin mi var?"
Kafamı yana eğerek gözlerimi kıstım. "Demek derdin buydu." Bir an bocalayıp şaşırdığında gülerek kollarımı önümde birleştirdim. "Cankat ile olan bağımızı öğrenmeye çalışıyorsun. Bu yüzden konuşmak istiyorum saçmalığını öne sürdün. Daha önce anlamalıydım."
"Ne saçmalıyorsun sen?" Gözlerini yüzüme dikip bir süre sabitçe baktı. "Seninle konuşmak istiyor olamaz mıyım?"
Alaylı bir gülüşün suratıma dağılmasına engel olamadım. "Bir kez olsun dürüst olabilecek misin acaba? Yalan söylemeden nefes alamıyor musun?" Kaşlarını çatarak bakmaya devam ettiğinde "Ne var?" diye çıkıştım.
"İlk defa birine bu şekilde yaklaşıyorum ve o beni reddediyor." Sanki gerçekten öyleymiş gibi davranmaya devam etmesi komikti ama gülemiyordum. "Üstelik yalancı olduğumu söylüyor. Biraz müsaade et sindirmem için."
"Doğrular prensi olduğunu unutmuşum." Yalandan bir ifadeyle dudaklarımı büzdüm. "Benim hatam. Sanki soyadını sorduğumda bile yalan söylemişsin gibi tepki veriyorum değil mi?" Masaya eğilerek gözlerimizin temasını korudum. "Beni tehdit ettin. Giray'a zarar vermekle tehdit ettin, sadece seninle konuşmam için. O gece depoda bıraktın ve geri dönmüş olman yaptığın şeyi unutturmuyor. Şimdi de Cankat ile aramdaki ilişkiyi öğrenmek için benimle konuşmak istediğine dair yalanlar uyduruyorsun."
![](https://img.wattpad.com/cover/255861593-288-k291536.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzdüşüm
Teen FictionGalibiyet yalanlarla ilmek ilmek örülmüş ipin ucunda bekliyordu ve bu mücadeleyi yalnızca bir cambaz kazanabilirdi. Tüm hünerlerini sahne ışığında gösterebilecek, gözler üzerindeyken hata yapmadan ipin üzerinde gerekeni yapabilecek bir cambaz. O ipi...