Eylem'in Anlatımıyla
11.06.2023/Cuma/
"Ee baba, ne söyleyeceksin?" Neredeyse yarım saattir salonda oturmuş babamın ve annemin ne söyleyeceğini bekliyorum. İki fincan kahve içti ama hâlâ bir şey söylemedi.
"Kızım, ben uzun uzun düşündüm. Sadece kendim değil başkalarını da işin içine katarak düşündüm ve senin Emre ile nişanlanmana karar verdim." Babamın cümlesi biter bitmez kulaklarımı küçük bir çocuk gibi kapatıp çığlık atmaya başlamıştım. Nefesim kesilene kadar çığlık atıyor, nefesimin yetmediği yerde ciğerlerimi yeniden doldurup tekrar çığlık atıyordum.
Babam, yerinden hiç kalkmadan bana sesleniyor bir şeyler söylüyordu ama onun sesini duymamak için daha güçlü çığlık atıyordum.
"Eylem! Ne diyorum ben sana?" Babam ısrarlarını sürdürmeye devam edince koşarak odama gidip kapıyı kilitledim. Yatağımın üzerinde cenin şeklini alıp sırtımı kapıya döndüm.
Ne demek 'Emre ile nişanlanmana karar verdim.', Benim neden haberim yok peki?
Babam kapıyı tıklattı;
"Eylem, ben ne dersem o!" Tekrar kulaklarımı kapattım. Bu sefer çığlık atmadım yalnızca onun sesini bastırmak için bağırdım, çok bağırdım.
"SUS! SUS ARTIK DUYMAK İSTEMİYORUM SESİNİ!"
Susmadı, konuşmaya devam etti ama ben onu dinlemedim. Perdemin desenleri çok hoş değil miydi? Aa, çalışma masamın karşısındaki duvara mürekkep sıçramış. Üç siyah, beş mavi mürekkep damlası vardı duvarımda. Sarı bir çiçek tablosu almalıydım odam için. Kitaplığımdaki kitabımın birisi yaklaşık 0,5 santim önde duruyordu. Yozgat'a gitmeliydim müsait bir zamanda. Kalbim fazla mı yavaş atıyordu? Aa, ağlıyorum. Yanaklarım ıslanmış, hiç fark etmemişim.
"Eylem, her şey hazır. Hafta sonu nişanınız v..." Kendimi bir anda kapıyı açmış bir şekilde babamın karşısında buldum.
"Yeter! Yeter anlıyor musun? Ben senin isteklerinle hareket edecek değilim, senin malın hiç değilim. Ben senin kızınım, kızın. Biliyorsun değil mi? Sen benim babamsın. Nefret ediyorum senden de Emre'den de, planlarından da. Keşke..." Cümlemin devamını getiremedim. Birkaç saniye gözlerimi kapatıp bekledikten sonra devam ettim.
"Keşke, o gün zehri içmene izin verseydim de Çağrı'dan boşanmasaydım. Çünkü o, senden daha iyi bir aile olmuştu bana." Sonra babamın arkasındaki anneme baktım.
"Sana da yazıklar olsun anne. Sen bana anne olabildin mi sanıyorsun? Senin tek derdinin zengin damat olduğunu bilmiyor muyum sence? Sırf Emre, Çağrı'dan daha varlıklı diye onunla nişanlanmama göz yumuyorsun." Tekrar babama döndüm.
"Baba, sen bana hep demedin mi? Yuva yıkanın yuvası olmaz kızım demedin mi? Söyle, demedin mi?!"
Babam cevap vermedi. Annemse elinde bir peçete hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Gözümden akan yaşları umursamadan anneme dönüp konuşmaya devam ettim.
"Ne kadar güzel rol yapıyorsun." Başını öne eğip bir kere daha hıçkırdı.
"Ya, bırak Allah aşkına. Gerçekten üzülsen böyle konak hanımları gibi kibar kibar mı ağlarsın? Ben senin ciğerini biliyorum anne. Emre'nin tüm malvarlığını elinden alalım o zaman böyle mi ağlıyorsun yoksa ciğerin sökülür gibi mi ağlıyorsun görelim." dedim yaşlar gözlerimden sicim gibi akmaya devam ederken.
"Hadi, şimdi gidin evimden. Çok fazla gereksiz karbondioksit doldu burası."
Çağrı'nın Anlatımıyla
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEŞTE
Teen FictionBu hikaye aşık olup erkenden evlenen, ama sonrasında aklına dahi gelmeyecek şeyler yaşayan Eylem'in hikayesi. Eylem hep bir söze tutundu; "Kalp severdi, çok sever her hareketine hayran olur, her kelimesini hayretle dinlerdi." Uyarı! Bu kitap, klâ...