Bölüm 16 "Anılar"

11 6 24
                                    

Eylem'in Anlatımıyla

12.06.2023/Cumartesi/

Evimin kapısının önünde onlarca poşet birikmişti. Aslında bunları almaya niyetim yoktu ama yönetici beni arayıp almam gerektiğini söyleyince buna mecbur kalmıştım. Poşetlerin tamamı yarın Emre'yle olan nişanım için gereken eşyalarla doluydu.

Ölü gibi kapıyı açıp, yine ölü gibi poşetleri odama taşıdım. Poşetleri yatağın üzerine koyarken, istemsizce yaşlar akıyordu gözümden ama yüzümde hiçbir ifade yoktu. Kapı çalınca tekrar odadan çıkmak zorunda kaldım ve kapıyı açtım. Emre gelmişti.

"Merhaba sevgilim." diyerek içeri girdi. Arkamı dönüp odama giderken cevap verdim.

"Bana bir daha öyle seslenirsen ses tellerini sökerim senin." Bunu çok normal bir şeyden bahsediyormuşum gibi oldukça uykulu bir şekilde söylemiştim.

Odaya girip kapıyı kapattım. Çalışma masama oturup ajandama bir şeyler yazmaya başladım.

Eski Sevgilim, Daimi Sevdiğim'e;

Bunu asla okuyamayacağını bildiğim gibi hissedeceğini de biliyorum Güzeştem. Ben yarın nişanlanıyorum. O kadar büyük bir acı çekiyorum ki tam göğsümün ortasında milyonlarca hançer var sanki. Buna vicdan azabı deniyor sanırım. Ne diyeceğimi bilmiyorum, ne yapacağımı bilmiyorum. Öldüm biliyor musun? Fiziki olarak buradayım. İnsanlar beni bir kuklaymışım gibi kullanıyor. Annem beni süslüyor, babam benim yerime karar veriyor. Ben ne mi yapıyorum? Sadece tüm bunların yükünü taşıyorum. Çok kırılıyorum, çok yara alıyorum, çok kanıyorum, çok ağlıyorum ama alıştım. Eskisi kadar zor gelmiyor bunlara katlanmak. En kötüsü de bu; acıya alışmak. Hiçbiri senin yokluğun kadar yaralamıyor. Keşke olsan. Uzaktan da olsa görsem seni. Tıpkı lise yıllarımızdaki gibi... Bunları sana söyleyecek ne yüzüm ne de hakkım var. Sadece şunları söyleyebilirim.

Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme.

Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme.

Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme.

Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme. Beni affetme.

Emre içeri girince ajandayı kapatıp rafa koydum.

"Kıyafetini seçtin mi?" Hâlâ sandalyede oturur bir şekildeydim ve masama astığım proje çizimlerine bakarak cevap verdim.

"Önemli değil, rastgele birisini giyerim."

"Güzel görünmeni istiyorum." dedi yatağımın karşısındaki koltuğa oturarak. Burnumdan gülüp, sandalyemi ayağımla çevirdim ve ona döndüm.

Hiçbir şey söylemedim, sadece yüzüne baktım. Eskiden olsa bu cümleye çok kırılır, çok ağlardım ama zaten bu adamın ağzından tek bir güzel cümle çıkmadığı için alınmıyorum artık.

"Sen ağladın mı?" dedi bu sefer de. 'Ben, ondan ayrıldığımdan beri ağlıyorum.' demek istedim ama demedim.

"Yok, ağlamadım. Yorgunluktandır." Daha fazla sorgulamadı cebindeki telefonu çıkartıp bir şeyler tuşladıktan sonra telefonu kulağına götürdü.

"Alo, Cem ne yaptın?" Cem, Emre'nin kardeşiydi. Telefon hoparlörde değildi ama sesi oldukça net geliyordu.

"Davetiyeleri aldım da. Sence nişan için davetiye abartı değil mi?"

GÜZEŞTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin