3. ZİNCİR

93 40 0
                                    

"İhtimaller görünmez ama çok can yakar..."

Gün ağırmaya başlamıştı, güneş keskin ışıklarını saçmak için çoktan işe koyulmuştu.
Havada kin dolu  bir koku vardı. O acımasız yağmurun ardından, ağaçlar yapraklarının damar şeklinde ki kısımlarında yağmur damlacıkları kibarca süzülüyordu. Bozuk bir musluğu andırıyor gibi damlıyorlardı.
Derin çukurlar yağmurun ardından çoktan göle dönmüştü.
Yerde ceset varmışcasına duran iki hareketsiz insan.

"Karsus ve Ayaz..."

Onların tam üstünde onların o haline şahit olan görkemli ve uzun ağaç onların uyanmasını diliyormuşcasına geniş yaprağının üzerinden bir su damlacığı serbest bıraktı...

Tamda Ayaz' ın gözüne doğru damlacık süzüldü ve düştü. Ayaz buz kesilmişti yaşam belirtisi yok denecek kadar azdı. Sadece arada bir aralık kalmış ve soğuktan çatlamış dudağının kenarından buhar yükseliyordu. Tıpkı morgda duran ve sonrasında gömülmek üzere hazırlanan bir ceset gibi...

Acaba yerde duran gerçekten iki ceset miydi ? Yada cesetmiş gibi duran iki insan...

Ağaç tekrardan şansını dilemek istercesine bir su damlacığı daha serbest bıraktı. Damlacık süzüldü ve tekrardan aynı noktaya temas etti.

Aradan beş saniye geçti, Ayaz aniden korkunç bir kabustan uyanıyormuş gibi gözlerini açtı. Oda eminim ki bir kabus olmasını dilerdi ama değildi. Bi an yer çekiminin etkisi ortadan kalkmış gibi sendelendi. Nefes nefeseydi ve yutkunmakta güçlük çekiyordu.
Kalp ritmi hiç bu kadar hızlı atmamıştı yada gerçekten hayatta yeni dönen kalbi şimdi mi atmaya başlıyordu...?

Zihni kabul olmasını dileyerek sürekli aynı soruyu soruyordu. Gerçek mi , hayal mi ?
Ayaz için ve o bilinç altı için ayrıt edilmesi gerçekten çok zordu. Ölümle yaşamın arasında bir geçit olan köprünün üzerindeydi...

O ince çizgi insanın ruhunu sömürürdü...

Yavaş yavaş acıyı hissedebiliyordu. Soğuktan buz kesilmiş bedeni sinyal vermeye başladı. Bir an olduğu yerde gözleri doldu hıçkıra hıçkıra ağlamak istedi. Neden hıçkıra, hıçkıra ağlamak ona bu kadar zor geliyordu...

Sadece gözünden bir kaç damla gözyaşı aktı. Gözyaşları küçük ateş topu gibi yüzünü yakıyordu...
Yerden kalkmak için bir kaç kere kollarından destek aldı. Bedeninin yarısı onca şeye rağmen direniyordu. Kalkmayı becerdi ama bacaklarında takât kalmamıştı.
Hissetmiyordu, ne acı nede bir ağrı..
Olanların boyutuna yani farkına yeni varmış gibiydi. Hemen yanı başında duran karsus...
Ayaz onu hiç bu halde görmemişti. İyice karsusa yaklaştı ve nefes alıyor mu diye kontrol etti. O halde anlayamıyordu. Bir an durdu sağına ve soluna baktı. Tüm gücüyle sanki ona bunu yapmasını söyleyen biri varmış gibi haykırdı. 

"Karsussssssssssss !"

O kadar şiddetliydi ki ağaç dalları üzerine konan leş kargaları hep bir ağızdan sanki Ayazın o şiddetli sesi gibi ona tepki vererek oradan uzaklaştılar. Ayaz Karsusun bir yaşam belirtisi vermesi için onu sürekli sarsıyordu aynı zamanda onum ölme ihtimali beynini yiyip kemiriyordu.

"Çıkın aklımdan s!ktiğimin düşünceleri !"

Kafasına vurmaya başladı. 

"Karsus kalk...
Lan hadi...
Karsus...
Karsus kalk..."

KANCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin