Yıl 1619
Park Sarayı
Sarayda tam bir karmaşa ortamı vardı. Jeon krallığının ziyareti için kral park her şeyi özenle yapıyor , misafirleri için kusursuz olmaya çalışıyordu.
Bu sırada odalarında hizmetliler tarafından hazırlanan prensesler ufak bir tartışmaya girmişlerdi.
"Lalisa daha fazla ısrar etme. Eğer evlenecek birisi varsa bu ben olurum." Sert bir sesle konuştu Chaeyoung. Kız kardeşinin hayatını mahvetmesine göz yumamazdı.
Veliaht prensin nasıl bir insan olduğunu duymuştu. Dedikodulara göre Prens Jungkook işe yaramadığını düşündüğü onlarca hizmetliyi ve askeri bıçaktan geçirmişti.
Ayrıca halkın iddialarına göre kendi öz babasına bile acıması yokmuş. Chaeyoung Lalisa'yı böyle bir adamın yanına gönderemezdi. Lalisa'yı korumalıydı.
"Chaeyoung zaten benim için bir çok şey yaptın." Yumuşak bir şekilde konuştu kardeşinin aksine Lalisa. Chaeyoung'un neden böyle yaptığını biliyordu ama izin veremezdi.
Hayatları boyunca hep Chaeyoung atmıştı kendini ateşe. Lalisa bir şey kırdığında veya yaramazlık yaptığında bile kendisi üstlenir cezayı kendisi çekerdi.
İkiz olmalarına rağmen Chaeyoung onun ablası gibiydi. Kız kardeşini korumaya yemin etmiş bir abla.
Şimdi ise Lalisa göz göre göre Chaeyoung'un tekrar kendisini ateşe atmasına izin veremezdi.
Chaeyoung'un göz devirdiğini gören Lalisa daha sert bir şekilde konuştu. "Chae kendini benim için tekrardan ateşe atmana izin vermeyeceğim. Hem daha hiç bir şey belli değil lütfen babama bu konuda hiç bir şey söyleme."
Sadece kafa salladı Chaeyoung. Elbette söyleyecekti. Eğer kafasına bir şey koyduysa bunu er ya da geç yapar ve kimse ona karşı gelemezdi.
(Kızların kıyafetleri bölüm sonunda)
Hazırlanan prensesler aşağı indiler. Jeonlar ile önce aile yemeği yiyecekler sonrasında sözleşme imzalanacaktı.
Jeonları karşılamak için sarayın önünde beklerken çoktan tekerlek sesleri duyuldu. Chaeyoung babası ile konuşmuştu ve babasının da işine gelmişti.
Her seferinde sorun yaratan bir kızdan kurtulurdu en azından.
At arabaları indi ve önden kral ve kraliçe indi. Ardından ise bembeyaz kıyafetleri ile Jeon Jimin. Onun arkasında ise karanlıklara bürünmüş Veliaht prens.
Sırayla herkes tanışmaya başlamıştı. Bu sırada Prens Jimin karşısındaki kıza hayran kalmıştı. Çünkü kendi krallıklarında Jungkook dışına siyah saçlı insan çok nadir yaşardı.
Bu aşk veya hoşlantı değildi. Sadece erkek kardeşi dışında ilk defa böyle birisini gördüğü için hayran olmuştu o kadar.
Diğer prenses ile de tanışan prens anne babasının ardından saraya girdi. Şimdi sıra Veliaht prensteydi.
İlk önce Chaeyoung ile tanıştı prens. Prensesin gözlerine baktığında gördü içinde yanan ateşi. Karşısındaki kız dimdik duruyor ondan korkmadığını gösteriyordu.
Sırada Lalisa vardı. Veliaht prens kızın elini tuttuğu anda bir gariplik hisseti. Bunu aldırmadan kızın gözleri ne baktı. Ela gözler ona kin ile bakıyordu. Belliydi kız kardeşinin yanında daha kırılgandı.
Ama bunu göstermemeye çabalıyor , bakışları ile birilerini korumaya çalıştığını belli ediyordu. Bu korumacı bakışlar hoşuna gitti Prensin. Korumacı ve Korkak bakışlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light And Dark
Fanfiction"Park Chaeyoung" diye söze başladı yaşlı adam. "Güzelliği ile herkesi büyüleyen aynı zamanda herkesin konuşmaktan çekindiği prenses. Simsiyah saçları , kapkara gözleri vardı. İnsanlarla asla iletişim kurnazdı. Kimseye acıması yoktu kimseyi sevmezdi...