5

214 29 83
                                    

Yıl 1619

Jeon Sarayı

Prens Jimin'in bahsettiği yoldan ilerlemeye devam etti Lalisa. Şimdiden pişman olmuştu veliaht prensi aradığı için.

Neden onu merak etmişti ki? Neden onun yanına gitmek istemişti? Onu daha iyi tanımak için mi? Evet muhtemelen bu yüzdendi.

İlerlemeye devam ettikçe biraz korkmaya başladı. Az daha giderse ormana girecekti ve eğer ormana girerse kaybolacağından emindi.

En sonunda vazgeçerek geri döndü. Burada böyle oyalanmak yerine kız kardeşi ve prens Jimin ile vakit geçirebilirdi.

Tam bu sırada kemikli parmaklar sardı kolunu. Daha ne olduğunu anlayamadan kendini bir ağaca yaslanmış şekilde buldu.

Kafasını kaldırdığı anda onu karşılayan karanlık gözlerdi. Çığlık atmaması için elini ağzına koymuştu. Şu an çok yakınlardı. Olmaması gereken bir yakınlık.

"Burada ne işin var?" soğuk ve duygulardan arınmış sesi ile konuştu prens. Elini çoktan çekmişti fakat yakınlıkları devam ediyordu.

Burası onun özel alanıydı ve kimse buraya girmeye cüret etmemeliydi. Özellikle onun gibi küçük kızlar.

"Ben sadece-" yutkunarak devam etti sözlerine. Prensin ona olan yakınlığı olsun, soğuk ve duygusuz bakışları olsun onu istemeden geriyordu.

"Ben sadece size bakmak istemiştim. Eğer ileride bir evlilik gerçekleştireceksek birbirimizi daha iyi tanımamız gerektiğini-"

"Orada dur bakalım." Prens yüzündeki alayla kesti onun sözlerini. Bu sadece mantık üzerine kurulu bir evlilik olacaktı. Duyguya gerek yoktu.

"Aramızda bir şey olmasına gerek yok. Bu sadece iki krallığın yararına olacak bir mantık evliliği o kadar."

Veliaht prens Jeon Jungkook. Hayatında kimseye karşı herhangi bir duygu beslememiş , kimseyi sevmemiş prens.

Hayatında bir kaç kez gördüğü ve tanımadığı bir kıza karşı duygular beslemezdi. Ya da o öyle düşünüyordu.

"Ama birbirini tanımayan iki insan nasıl birlikte kalabilir ki?" Ela gözleri ufak bir sinirle bakıyordu. Kendisi de meraklı değildi bu evliliğe. Hem prens istemişti onunla evlenmeyi.

"Ayrıca benimle evlenmek isteyen sizsiniz. Bunun da bir sebebi olmalı değil mi?"

Dışarıdan bakan bir insanın yanlış anlayacağı bir konumda duruyorlardı. Onları uzaktan görse iki aşık sanacak çok insan vardı ama değillerdi henüz. Ağaca yaslanmış prenses ve onun üzerine doğru eğilen prens.

Prenses prense sinirle bakarken prensin bakışları duygusuzdu. Ne öfke ne sevgi hiç birini barındırmıyordu bakışlarında prens.

"Seninle evlenmek istedim çünkü-" kızın kulağına doğru eğildi Jeon. Bu Lalisa'nın kalbinin bir anlık hızlanmasına sebep olmuştu. Hayatında ilk defa bir erkek ile bu kadar yakın temas içindeydi.

"Çünküsü yok prenses. Sadece istedim bu kadar. Ve sen bunu sorgulayamazsın" kısılan gözleri ile baktı prensese.

Lalisa tam bir şey diyeceği sırada ise parmaklarını kızın dudağına koyarak susturdu kızı.

"Daha fazla sorgulama. Hem geri dönmemiz gerek. Malum aileniz sizi merak etmesin."

"Peki ya sizinki. Sizin aileniz sizi merak etmez mi?" Cevap vermeyerek yürümeye başladı prens. Tabi Lalisa da arkasından ilerliyordu.

O an yine prens bir şey hissetmez iken kızın kalbi olağan dışı atıyordu.

Etkilenmişti prensten. Şu ana kadar kimsenin ona bu kadar yakın olmadığından kaynaklanıyordu bu belki de . Şu anda gerçeği bilemezdi.

Geri döndükleri vakit onları bahçede tavşan ile oynayan Chaeyoung ve onu hayranlıkla izleyen Jimin karşılamıştı.

İkizini gören kız koşar adımlarla onun yanına gitti. Prens ise mecbur erkek kardeşinin yanına oturdu.

"Bak bu benim kardeşim Lalisa." Chaeyoung tavşanı tutarak Lalisa'ya göstermişti. Normalde sadece yalnızken böyle davranırdı Chae.

Sadece sevdiklerinin yanında böyle rahat ve çocuksu olurdu.

"Merhaba ben Lalisa memnun oldum" tavşanı Lalisa'nın kucağına bırakan Chaeyoung ayağa kalktı ve prenslere en uzak olabilecek şekilde köşeye oturdu.

Jimin'in ise kaşları çatıldı. Az önce oyun oynayan kız o değil di sanki. Yerine bambaşka birisi gelmişti. Bakışları yine soğuklaşmış ifadesiz bir şekilde bahçeye bakıyordu.

Lalisa'da bıraktı tavşanı ve kardeşinin yanına oturdu. Şimdi bahçede birbirlerinden en uzak köşeye oturmuş kardeşler düşüncelerinde boğulmuş şekilde bekliyorlardı.

Prens Jungkook, gerçekten neden prenses Lalisa'yı seçtiğini düşünüyordu. Bunun sebebi diğer ikizin daha güçlü durması değildi sadece. Çözemediği başka bir şey vardı ve şimdi düşüncelerinde boğuluyordu.

Prens Jimin, Chaeyoung'u düşünüyordu. Neden ona baktıkça bakası geliyordu ki. Peki ya neden Jungkook gelir gelmez değişmişti prenses. Başkalarının yanına soğuk ve duygusuz iken yalnızken ne kadar da tatlı ve sıcak olduğunu düşündü prensesin. Peki ya neden onun yanında da rahat davranmıştı ki?

Prenses Lalisa, az önce olanları düşünüyordu. İlk defa birine karşı bu kadar yakındı ve kalbi istemeden heyecanla atmaya başlamıştı. Hissettiği bu şey neydi?

Prenses Chaeyoung, kendini sorguluyordu. Lalisa dışında kimsenin yanına rahat olamazken neden prensin yanında bu kadar rahat davranabilmişti ki?

Aynı yerde bulunan fakat kendi duyguları ile boğuşan bu 4 insan ne kaderin cilvesini biliyordu ne de geleceğin onlara ne getireceğini.






Aynı yerde bulunan fakat kendi duyguları ile boğuşan bu 4 insan ne kaderin cilvesini biliyordu ne de geleceğin onlara ne getireceğini

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölümü nasıl buldunuz? Benim yine pek içime sinmedi ama olsun.

Bu arada Jisoo'nun solosu🧎🧎

Jimin ve Lisa çoktan hoşlanmaya başladı gibi ama ikisinin de işi zor.

Light And DarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin