12

169 25 170
                                    

Yıl 1619

Park Sarayı

Oğlanın gözlerinin içine baktı prenses. Gözlerinin içine baktı ve elindeki kağıt parçasını hiç düşünmeden parçalara ayırdı.

O kağıt parçası kız için basit bir şeydi belki de. Fakat oğlan için öyle değildi. Her an aklından çıkmayan, nereye gitse aradığı, bir saniye bile düşünmeden duramadığı kız için yazdığı bu mektup oğlan için çok önemliydi.

Halbuki o mektubu vermek için kendisiyle girdiği savaşı kız tahmin dahi edemezdi.

"Neden?" diye sordu sesindeki hüzün ile Jimin. "Neden yapıyorsun bunu?"

"Ne yapıyormuşum ki" oğlanın aksine alaylıydı kızın sesi. Yüzündeki alaylı ifade ile baktı. Jimin ise onun aksine ciddi bir yüz ile üstüne geldi kızın.

"Görmezden geliyorsun." Kızın üstüne geldikçe geri doğru gitmeye devam etti kız. "Ne diyorsun anlamıyorum" sonunda sırtı ağaca çarptı Chaeyoung'un.

Aniden yumruk attı prens prensesin yaslandığı o yaşlı ve büyük ağaca. Belkide ilk defa sesini yükseltiyordu prensese.

"SANA OLAN AŞKIMI ACIMASIZCA GÖRMEZDEN GELİP ALAY EDİYORSUN!!" yükselen ve titreyen sesi ile konuştu. Kırgın çıkan sesi kalbi kadar kırık olamazdı gerçi.

Ağlamaya başladı prens. Hem bağırıyor hemde ağacı yumrukluyordu. "NEDEN!" tekrar bağırdı "NEDEN".

En sonunda fısıldayarak konuştu "~bu kadar mı değersiz aşkım senin gözünde?".

Kaldı Chaeyoung hiç bir şey söyleyemedi. Beklemiyordu. Jimin'in böyle bir patlama yaşayacağını tahmin etmemişti.

"~bir şey söyle" umutla baktı kızın gözlerine. Kız ise inatla kaçırıyordu bakışlarını. "Eğer" diye söze başladı oğlan tekrardan.

"Eğer şimdi bir şey söylemezsen giderim. Hiç dönmemek üzere. Chaeyoung istiyormusun? Gitmemi gerçekten istiyormusun?" Son haykırışlardı bunlar adeta.

Sevdiği kadından karşılık bekleyen çaresiz bir adam.

Duruşunu bozmadı Chaeyoung. Hala ısrarcıydı bakmamakta oğlana. Belkide düşünmüyordu gerçekten gideceğini.

Hayal kırıklığı ile kafa salladı oğlan. "Peki" sesindeki o hüzün parçalıyordu adeta karşıdakini. "Elveda Chaeyoung , sadece bilmeni istiyorum ki ben hayatımda kimseyi senin kadar sevmedim ve sevmeyeceğim de."

Elini çekti ağaçtan. Yavaş yavaş geriye adım attı. Ardından son kez gülümsedi sevdiği kadına. Yürek burkan zorlama bir gülüş.

Tam arkasını dönmüş gidiyordu ki arkasından bir ses duydu. İnce bir ses.

"Korkuyorum çünkü" Yavaşca prense yaklaştı Chaeyoung. Bu sefer tam gözlerinin içine bakıyordu prensin. Bu sefer o konuşuyor prens dinliyordu.

Jimin ile aynı durumdaydı. O ince ve Jimin'e göre dünyanın en güzel sesi şimdi çatlıyor ve ağlamamak için zor durduğunu söylüyordu adama.

"KORKUYORUM TAMAM MI! GÜVENMEKTEN , YÜZ ÜSTÜ BIRAKILMAKTAN , ÇARESİZLİKTEN KORKUYORUM" ağlamamak şimdi çok zordu onun için. Özellikle karşısında kendisine hüzünle bakan gözlerdi onu zorlayan.

Light And DarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin