Yıl 1619
Park Sarayı
Kız kardeşi ve prens Jimin'i yalnız bırakan kız bahçede yürüyordu. Yukarı doğru kıvrıldı dudakları. Düşünüyordu . Eğer prens Jimin ve Chaeyoung birlikte olursa bu mükemmel olurdu onun için.
O zaman o sarayda tek başına olmazdı belki de.
Bahçenin yanındaki küçük nehire geldiği zaman duraksadı. Prens Jungkook orada öylece durmuş nehiri izliyordu. Yanına doğru yavaşça adım attı.
Tam yanında durduğu zaman baktı prense. İlgi çekici bir yüzü vardı prensin. Şekilli bir burnu, kiraza benzeyen dudakları, karanlık gözleri ve yanağındaki yara izi. Ortama girdiğinde bütün dikkatleri üzerine çeken siması.
Lalisa prense bakmaya devam ederken konuştu Jungkook. "Beni izlemen bittiyse gidebilirsin" hızla önüne dönen prenses yüzünü saçları ile saklamaya çalıştı. Yanaklarının kızardığına emindi.
"Sizi izlemiyordum. Sadece yara iziniz dikkatimi çekti o kadar" bıkkınlıkla kıza döndü prens "İzledin veya izlemedin bu umurumda değil. Sadece gitmeni istiyorum ve sözümü dinlemezsen bu kadar kibar olacağımı düşünmüyorum."
Kaşlarını çattı kız. Karşısındaki kimdi ki onu kendi sarayında kovabiliyordu. Düşündü Lalisa. Chaeyoung olsa ne söylerdi? Peki ya o Chaeyoung olabilirmiydi?
"Burası benim sarayım rahatsız oluyorsan gidebilirsin" kızın sözlerine karşı kaşlarını çattı prens. Bu cevabı beklemiyordu. "Küçük kızlara göre fazla cesur değil misin?"
"Ben küçük bir kız değilim" sinirle prense döndüğünde prensin de ona dönük olduğunu farketti. Yüzüne bakıldığı zaman karşısında ki kızla alay ettiği bariz görülüyordu.
"Öyle mi ama ben her gece yanında birisi olmadan uyuyamayan karanlıktan korkan bir kız olduğunu düşünüyordum." Bir adım attı kıza doğru. Gözlerine baktı ardından kızın. Çoktan dolmaya başlamıştı.
"Sen sadece babası istediği şeyi yapmayınca ağlayan küçük bir-" sözünü kesen şey yanağında hissettiği ufak darbe idi. "Beni tanımıyorsun Veliaht prens. Hakkımda izlenimlerde bulunamaz , yanlış düşüncelere kapılamazsın".
Dişlerini sıkarak konuştu kız. Şu an prense değil kendine kızıyordu. Nasıl olurda daha sabah onu düşününce heyecana kapılırdı. Karşısındaki adam kimseyi düşünmeyen, duygusuz herifin tekiydi.
Ardından hızla ayrıldı prensin yanından kız. Prens ise elini yanağına götürdü. 12 yaşından beri ilk kez birisi ona el kaldırmaya cüret etmişti. Normalde bu onun için kabul edilemez bir şeydi. Peki neden kıza karşı nefret beslemek yerine ona söylediklerinden ötürü pişmanlık duyuyordu?
Kafasını salladı prens. Bu düşünce kabul edilemezdi. O asla pişmanlık duymazdı duymamalıydı.
Peki ya neden kendini kötü hissediyordu??
•
Bahçede yürümeye devam eden kız prens Jimin'i görünce duraksadı. Onunla hiç konuşma fırsatı olmamıştı. Prensin yanına yaklaştığı zaman farketti. Prens ağacın dibinde eğilmiş papatyalar ile bir şey yapıyordu.
"Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor. Sanırım sevmiyor" derince bir iç çekti prens ardından kafasını kaldırdı ve prenses Lalisa ile karşılaştı.
"Majesteleri -" ayağa kalkmasına izin vermeden prensin yanına oturdu kız. şimdi ikiside ağaca yaslanmış bir şeyler düşünüyordu.
"Prens Jimin aslında benim merak ettiğim bir şey var sorabilir miyim? Kafasını sallayan prens ile kız aklındaki soruyu sordu. "Kız kardeşim Chaeyoung'a karşı duygular besliyormusunuz?
Birden öksürmeye başlayan prens ile prensin sırtına vurdu kız. "Sanırım ben cevabımı aldım." Tam kalkacağı sırada prens Jimin'in sesini duydu kız. "Peki sen. O gün ağabeyimin yanından geldiğin zaman mutlu gözüküyordun?"
Hiç bir şey söylemedi kız öylece kalktı ayağa. "Sen yanlış anlamışsın" prensin yüzüne dahi bakmadan oradan uzaklaştı prenses.
•
2 gün sonra
"Chaeyoung Chaeyoung" koşarak gelen kız kardeşine baktı kız. Bu kadar heyecanlanacak ne olabilirdi ki? "Ne oldu Lili , ne bu heyecan?"
"Kuzenlerimiz Felix ve Chan geliyor"
Prens Chan ararken prenses Chan bulmak kskskskksksk.
Bölümü nasıl buldunuz??Bir kaç güne (belkide yarın) kıskançlık bölümü gelicek. Jealous Jeonlar nasıl görücez.
Lisa ve Jimin acayip iyi Bff olacak gibi ileride görücez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light And Dark
Fanfiction"Park Chaeyoung" diye söze başladı yaşlı adam. "Güzelliği ile herkesi büyüleyen aynı zamanda herkesin konuşmaktan çekindiği prenses. Simsiyah saçları , kapkara gözleri vardı. İnsanlarla asla iletişim kurnazdı. Kimseye acıması yoktu kimseyi sevmezdi...