Yıl 1619
Park Sarayı
Nişan günü
Veliaht prens ve prenses Lalisa'nın nişan günü çoktan gelmişti. Bütün halka haber verilmiş, soylular bu nişan için uzak diyarlardan gelmişti. Sokaklardan geçildiğinde halk adeta festival günüymüş gibi eğleniyor artık kötü olan durumlarının değişeceği için sevinç nidaları atıyorlardı.
Odasında oturmuş saçları yapılan Lalisa düşünüyordu. Bu evlilik nasıl olacaktı ki? Evlendikleri zaman ona ne olacaktı? Bu kötü ve gaddar adam ile anlaşabilecek miydi? Beynini işgal eden onlarca soru fakat hiç birinin cevabı şu anda yoktu.
Odaya giren Chaeyoung kızkardeşini süzdü ve ıslık çaldı. "Ama sen bu kadar güzel olursan olmaz ki. Ben kaçırmak isterim seni." Hem onu öven hem de dalga geçen Chaeyoung'a katıldı Lalisa da "Sizinle her zaman kaçabilirim madam."
Chaeyoung gülerek yanına geldi ve elini tuttu kızın. O anda kırışan elbisesi veya hafif dağılan saçı umurunda değildi. "Lalisa , güzelim sen iyi olacaksın değil mi?" Chaeyoung hala belli ediyordu kız kardeşi için olan endişesini ama elden ne gelirdi ki.
"Tabi ki iyi olacağım hem halkımızın durumu da iyi olacak. Ayrıca başka seçenek varmı Chae?" Nefesini dışarı verdi Chaeyoung. Her şeyin böyle olmasından, elinden bir şey gelmemesinden nefret ediyordu.
Kapı çaldı sonunda. Aşağı balo salonundan müzik sesi geliyordu. Herkesin prens ve prensesi beklediği aşikardı. Chaeyoung son kez alnına bir öpücük kondurdu kız kardeşinin ardından çıktı odadan. Tamamen hazır olan prenses ile herkes çıktı ve prens girdi odaya.
Prensin odaya girmesi ile Lalisa hiç bakmadı ona. Aksine prens ise gözlerini alamıyordu kız üzerinden. Kızın güzel olduğunu en başından kabullenmiş di zaten ama bu kadarı da biraz fazla gibiydi. Hayatında ilk defa bu kadar güzel birini görüyordu ve kapılmamak elde değildi.
İster isteyerek ister istemeyerek prens o gün kapıldı kızın büyüsüne. Hayatında görüp görebileceği en güzel kızın kendisini bu kadar etkileyeceğini düşünmemişti.
"Prenses misafirler bizi beklemekte." Sonunda prense bakan kız gördüğü manzara ile yutkunsa da istifini hiç bozmadı ve prensin uzattığı eli tuttu. Prensin elinin içinde küçücük duruyordu kendi elleri. Ve ikiside hissetti. Elleri bir araya geldiği zaman ki o elektriği her ikisi de hissetti.
Birlikte yavaşça indiler merdivenleri. Dışarıdan bakıldığı zaman o kadar uyumlu gözüküyorlardı ki bu iki kişinin birbiri için yaratıldığını söylerdi insan.
Balo salonuna geldikleri zaman yavaş bir müzik çalmaya başladı. Herkesin gözleri üzerlerindeyken yavaşça inmeye devam ettiler. Gördükleri insanlara başıyla selam verip gülümseyen kızın aksine prens hiç kimseye bakmadan düz bakışları ile ilerliyordu.
Sonunda kral Park ve kral Jeon'un yanına gelen ikili bıraktılar birbirlerinin elini. Ardından kral Park konuşmaya başladı "Sevgili ziyaretçilerimiz bugün burada bulunduğunuz için sizlere birer teşekkür borçluyum."
Onun cümlesini kral Jeon devam ettirdi "Oğlum veliaht prens Jeon Jungkook ve prenses Park Lalisa bugün halka nişanlandıklarını duyuracaklar. Sizlerde bu güzel günde bizlere eşlik edeceksiniz."
Ardından Chaeyoung ve Jimin birlikte yüzükleri getirdiler. Henüz evlilik değildi zaten bu. Sadece bütün halk bilecekti artık bu iki krallığın anlaşma yaptığını.
Prens Jungkook aldı küçük yüzüğü. Ardından prensesin elini avuçları içerisine aldı ve minik bir öpücük kondurdu başta. Sonrasında ise yüzüğü yavaşça kızın güzel parmaklarına taktı. Aynı işlemi prense uyguladı kız da. Tabi prens kadar romantik değil di ama bu insanların yine de etkilenmemesi için bir engel değildi elbette.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Light And Dark
Fanfiction"Park Chaeyoung" diye söze başladı yaşlı adam. "Güzelliği ile herkesi büyüleyen aynı zamanda herkesin konuşmaktan çekindiği prenses. Simsiyah saçları , kapkara gözleri vardı. İnsanlarla asla iletişim kurnazdı. Kimseye acıması yoktu kimseyi sevmezdi...