Pequeño Tritón

Cinco

Merabalar.

Nasılsınız?

Keyifli okumalar.

*****************************************************

 Bruce hızlı adımlarla kendisini çekiştiren iri cüsseli adamın peşinden gidiyordu, cidden hoşlukla bir işleri yoktu. Mutfağa neredeyse fırlatılınca sert bakışlarını korsana çevirdi, şuan hançerini çekse hiçte fena olmazdı. Kafasını çevirip mutfağa baktı,cidden çok büyük bir gemiydi çünkü mutfağı köyün bütün mutfakları kadar büyüktü. Gözleri tahta tezgahın önünde duran Finney'e sataşınca hızla oraya gitti, köyden olan birkaç tanıdık çocuktan uzakta bir şekilde duruyordu.  

"Finn? Sen iyi misin?" yanına gidip sarılırken endişeli bir şekilde konuşmuştu Bruce, Finney korkmuş görünüyordu. "Bruce! Sonunda geldin, meraktan ölüyordum!" Finney kollarını hızla ona sararken konuşmuştu, Bruce'un inadını biliyordu ve başına bir şey geleceğinden korkmuştu. Bruce ondan ayrılıp yüzüne baktı, hasar kontrolü yapıyordu. Temiz olduğuna karar verdikten sonra "Bizim burada ne işimiz var? Kaptanlara hizmet etmeyecek miydik?" demişti Finney'e, kendisi itilip kakılmaktan dinleyememişti. 

Finney elini tahta olan tezgaha koyup "Hizmetde onlara yemek hazırlayıp götürmekte varmış, dün yapmamışız çünkü yeni geldiğimiz için dinlenmemiz gerekiyormuş." demişti, sabahtan beridir Bruce'u bekliyordu ve stresten midesi bulanmaya başlamıştı. Bruce sırtını okşayıp "Sakin ol güzelim, en kısa sürede bizi buradan çıkaracağım". demişti, Finney'in her halini bilecek kadar tanıyordu onu. "Geç kalmasak iyi olur." Finney kendini toparlayıp konuştuğu zaman Bruce kafasını salladı. 

Bir saat sonra yemek hazırdı, Finney Bruce'u yemeğe zehir katmasın diye zor tutmuştu. Yemekleri kaba koyup bir kenara bıraktılar, yemeği onlar değil başkası götürecekti. Finney Bruce'a bakıyordu, Bruce buradan gideceğiz diyordu, ama nereye gideceklerdi? Evlerine geri gidemezlerdi, korsanlar peşlerine düşerdi, düşmeseler bile ne tarafta veya nerede olduklarını bilmiyorlardı. "Bruce, nerede olduğumuzu bile bilmiyoruz. Kaçsak nereye gideceğiz?" Bruce bir süre duraksadıktan sonra "Finn, biz deniz erkeyiyiz. Denizde bile yaşayabiliriz, en azından güvende oluruz." Finney kafasını salladı.

"Hey, siz ikiniz!" Finney ve Bruce oraya döndüler, adı David olan korsan eliyle ikisini gösterdi "Siz ikiniz, evet siz. Kaptan çağırıyor." Finney ve Bruce mecbur olarak kaptan köşküne gitmişlerdi. İçeri girince iki kaptanında gözleri onlardaydı. İkisi de kapının önünde durup gözlerini yere dikmişti, Robin ve Vance işlerini bırakmış,onlara bakıyorlardı.

"Finn, buraya gel." Robin kafasını eğerken konuşmuştu, Finney Bruce'a bakıp yanına gitmişti. Robin elindeki tüyle önündeki kağıda birkaç şey karalayıp ayaklandı, Finney onun gittiği yönü takip ederek kapıdan çıktı. Bruce ve Vance yalnız kalmışlardı. Vance hala ayakta dikilen Bruce'a bakıp "Oturmayacak mısın güzelim?" demişti. Bruce ona bakıp "Nereye oturayım?" demiş bıkkın bir sesle. Vance sırıtarak Bruce'u baştan aşağıya uzun uzun süzdü, dudaklarını yalamayı da ihmal etmemişti.  "Geç otur şuraya." Vance kendini toparlayıp yanındaki küçük koltuğu göstermişti, bruce yaklaşıp kendini küçük koltuğa bırakmıştı.

Vance kağıda bir şeyler karalamaya geri dönünce Bruce "Ne yazıyorsun sabahtan beri?" diye sormuştu. Vance "Karşı korsanlara yazıyorum, savaşta müttefik gerek." demişti gülümseyerek. Bruce kaşlarını çatarken "Ne savaşı?" demişti masum bir sesle. Vance işine dönüp "Buralarda en güçlü olmak için, en güçlüleri alt etmelisin. Bizde bunun için müttefik alıyoruz." demişti. Bruce dudaklarını büküp "Ne kadar büyük bir savaş olabilir ki?" demişti. Vance kafasını kaldırmadan "En az bizim gemi kadar olan yüze yakın gemi olacak." demişti.

Bruce gözlerini büyüttü "Vay, çok...büyük olacak." Vance güldü "Merak etme güzelim, senin için geri geleceğim." demişti. Bruce göz devirip "Hm hm tamam." demişti. sadece. Daha sonra sessizlik olmuştu aralarında.

***********************************************************

Bölüm sonu

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Büyük savaş var.

Adios.