Merabalar.
Nasılsınız?
Keyifli okumalar.
***************************************************
Finney masum bakışlarla yatakta yatan Robin'e bakıyordu. O kalkalı yaklaşık bir buçuk saat oluyordu ama Robin sabahtan beridir uyuyordu. Normalde çok erken uyanıyordu Robin, hatta çoktan kalkıp gitmesi lazımdı, ama bir türlü kalkmıyordu. Kafasını uzatıp yüzüne biraz daha net baktı, uyuyordu. Saat geç olmaya başlamıştı, tamam geç değildi ama neticede kalkması lazımdı
Yavaş adımlarla yatağa yaklaşıp bir süre yüzüne baktı, uyanacak gibi değildi. Elini uzatıp kolunu dürttü, tepki yoktu. "Robin." kolunu dürtüp seslendi Finney, ama yine ses yoktu. "Rob-" yine dürtecekken Robin onu kolundan tutup yanına çekmişti, oradan da nasıl olduğunu anlamadan altında bulmuştu kendisini. Robin kafasını Finney'in boynuyla köprücük kemiği arasında bir yere koyup kollarıyla sıkıca sarıldı.
Finney elini kollarına koyup "Robin, kalk." demişti fısıldayarak. Robin dudaklarının bir santim ötesinde olan yere öpücükler kondurmaya başlamıştı. Finney titrek bir nefes alıp "Yapma." demişti, Robin'in sıcak nefesi boynuna vurmuştu biran, daha sonra işine geri dönmüştü. Finney derin bir nefes alıp "Geç kalacaksın." demişti, Robin ise "Daha üç saat var." demişti uykudan yeni uyandığı için çatallı çıkan sesiyle. Finney kaşlarını çatarken "Hep çoktan gitmiş olurdun." demişti. Robin boynunu öpmeyi bir saniyeliğine bırakıp "O zamanlar sarılacağım, öpeceğim bir Finn'im yoktu." dedi öpmeye devam ederek.
Finney ellerini kollarına sardı, Robin'in kolları bile onun ellerinden daha sıcaktı. Finney bir şey demedi "Sen banyomu yaptın?" Robin boynunu koklarken konuşmuştu, Finney onaylamıştı. Robin kafasını kaldırıp yüzüne baktı, düne kadar uzaktan izlediği çocuk şimdi sevgilisiydi. Gözleri biraz aşağıya kayınca dudakları kıvrılmıştı, Finney'in boynu dün gecenin izleriyle doluydu. "Bunu sevdim, daha fazla yapmalıyız." Robin konuştuğu zaman parmaklarını ısırık izlerinde dolaştırmaya başlamıştı, Finney kaşlarını çatıp elini itti.
Robin itilen eline bakıp sırıttı, Finney anlamaz bir şekilde bakıyordu. Sırıtmasını bozmadan kalkıp esnedi Robin, Finney'in bakışları istemsiz olarak bütün vücudunu turlamıştı. Bakışlarını kaçırdığı zaman Robin gülüp "Dün göreceğini gördün, şimdi mi utandın güzelim?" demişti, Finney kafasını çevirip bir şey demedi. Robin yerde olan kıyaftlerini gelişi güzel üstüne geçirip dolabından yeni kıyafet aldı, oradan da direkt olarak banyoya gitmişti.
Bruce bakışlarını yere çevirmiş, gelecek olan Finney ve Robin'i bekliyordu. Beklediği kişiler gelmişti, ama beklediği gibi değil. Finney kızarmış yanaklarıyla Robin ise sırıtarak gelmişti. Robin yerine geçerken Finney onun yanına gelmişti, gülümsüyordu. "Hey Finn, ne ol-" Bruce'un bakışları boynuna kayınca duraksamıştı, elini gömleğin yakalarına atıp biraz aşağıya çekip baktı, morarmış boynunu görünce kaşları çatılmıştı.
"Boynuna ne oldu?" Finney biraz daha kızaran yanaklarıyla "Biz Robin ile..." Finney gözlerini kaçırınca Bruce "Sen istedin mi?" diye sordu güven verici bir sesle. Finney kafasını evet anlamında salladı. Bruce 'Ciddi misin?' bakışları atıp önüne döndü, şuan düşünmesi gereken başka şeyler vardı, Vance gibi.
**************************************************
Bölüm sonu
Ne düşünüyorsunuz bakalım?
Adios.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pequeño Tritón
FanfictionFinney ve Bruce kendi kasabalarında yaşayan, ama sıradan olmayan iki gençti. Kendi normalleri ve düzenlerinde yaşarken bu döngü kasabalarına yapılan korsan saldırısından sonra bozulmuştu.-Rinney-Brunce.