2. Bölüm

8.2K 705 183
                                    

Dwayne kayboldu, önümdeki şato bulanık bir hal aldı. Gerçekçi olan tek şey üzerinde oturduğum karlardı ama onlar bile soğuk değildi. Sanki halüsinasyonun içinde hapsolmuştum ama hem hissettirdikleri gerçekti hem de yaşadıklarım, konuştuklarım.

Payidar'dan gözlerimi çektiğimde Edith'in karşımda olduğunu gördüm. Bu dalgalanan bulutun içinde bir tek o ve ben nettik.

Ayağa fırladım, Edith'in boğazına yapışmak istedim ama delirdiğime de inanıyordum. Kafayı yemiş olmalıydım. Profesyonel bir desteğe ihtiyacım vardı. Eve döndüğüm anda Alex'e bana yardım etmesi gerektiğini söyleyecektim. Acilen doktora görünmeliydim.

Ben daha hiçbir şey soramadan Edith konuşmaya başladı. "Payidar'ın içindesin."

"Hayır, ben uyuşturuldum ve bu bir düş. Bana ne yaptın?" Bağırdım ve onu korkutacak bir şekilde üzerine yürüdüm ama Edith gülüp geçti.

Parmaklarını kaldırdı. "Dinle çünkü çok vaktim yok Nora." Adımlarım yarıda kesildi. Kaybolacakmış gibi duruyordu. "Kapıyı açamaman gerekiyordu. İçerisinde bulunduğun o odaya benden başka kimse girememeli. Ancak ihtiyacı olanlar için görünecek bir kapıdır. Kimileri hemen bana inanır, kimileri kitabın içinde olduğunu karakterlere bağırıp durur ve en başa döner."

Koca gözlerle kalakaldım.

"Sen yaşayacaksın, kitap kendi kendisine yazılacak. Yazılan son sayfaya baktığında Avcı Nora'nın yaşadığı son anları okuyacaksın. Bu bir roman, bu romanın bir amacı var. Eğer o amacı bulamazsan kitap ilerlemeyecek, yazılmayacak. Sana amacının ne olduğunu söylemeyeceğim, kendi kendine yaşayıp görmen gerekiyor."

"Sen delisin."

"Ben bir koleksiyoncuyum." diyerek düzeltti ama bu düzeltilecek bir şey değildi. Aklını yitirmişti. "Beni dinle." dedi şatoya daldığımı görünce. "Bu kitap bitmeden içinden çıkamazsın. Son sayfaya ulaştığında seni almak için bekliyor olacağım. Sakın unutma Nora, hiçbir kitap sırlar açığa kavuşmadan bitemez. Yani ellinci sayfada ölmeyi başarırsan en başa veya batırdığın yere geri dönersin. Tekrar tekrar yaşamanı istemiyorum. Onlara bunun sahte bir dünya olduğunu belli edemezsin, söylersen akışı tamamen bozarsın. Payidar sürekli seninle olacak, istediğinde okuyabileceksin ama bir başkası bakıyorken kaybolur. Sayfaları geçtikçe henüz gelmediğin bölümlerde ipuçlarına rastlayabilirsin çünkü dediğim gibi, yaşayacağın her şey planlandı. Sadece nasıl yaşayacağın sana kalmış."

"Bu gerçekse... beni hemen buradan çıkar."

Sözlerini dinliyordum ama inanmayı reddediyordum.

Edith gözlerini devirdi. "Anlamıyor musun? Bitirmeden çıkamazsın. Yazabilmek istediğini söyledin. Sana bir fırsat veriyorum ve yazmanı söylüyorum. Yaşadıkça yaz, böylece çok daha gerçekçi olur."

Ona tiksintiyle "Siktir git." dedim ve arkamı dönüp koşmaya başladım. Ayaklarım karın içine gömülse bile yavaşlamadım. Kılıcım ve silahım ağırlık yaptığında üzerimde olduklarının bir daha farkına vardım ama onları yere fırlatsam bile istediğimde tekrar elime alabileceğimin bilgisi saçma bir şekilde aklımın içindeydi. Ben bunu nereden biliyordum?

Koştum, uzun demirlerin üzerinden atlamam gerekse bile bunu yapacaktım. Fakat kapıya ulaştığımda görüntü değişti ve kendimi yine Edith'in karşısında buldum. "Ne!"

"Dinlemiyorsun." dedi yorgun bir şekilde. Geri uçmuştum. "İçeri girdin, çıkışı görmek için uzun bir yol katetmen gerekiyor. Dediğim gibi sakın öleyim deme. Ancak kitabın son sayfasında ölürsen kitap bitmiş ve tamamlanmış olur."

Ağzım açıktı. Ne hissedeceğimi bile bilemiyordum. Onun huyuna gitmeye karar verdim. Söylediklerinin gerçekliğinden şüphe ettiğim için sorasım yoktu ama içimdeki ses doğru söylüyor, kitabın içindesin ve her şeyi yaşayacaksın diye bağırıyordu.

PayidarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin