Kahvemi alıp kantinde boş bir yere oturdum. Okul nerdeyse biticekti ama bana hesap vermemişlerdi.
İsteyen de yoktu.
Sabah geldiğimde çoktan ikisi gelmiş beraber oturuyorlardı. Sıramdan kalkmadıkları için onun kavgasını etmiştik üstüne. Aniden gelen bildirim sesiyle telefonu elime aldım.
Kimsinaq: Biz yazmasak yazacağın yok
Siz: Derslerim yoğun gectii
Siz: Bir ödevimi yetiştirememiştim, onu yapıyodum. Fırsat kalmamıştı.
Kimsinaq: Tamam sakin ol güzelim.
Kimsinaq: Bana açıklama yapmak zorunda değilsin.
Siz: olsun
Kimsinaq: Çok yoruldun mu?
Siz: Evet :(
Kimsinaq: Kıyamam
Siz: ne zaman karşıma çıkıcaksın?
Kimsinaq: Zamanı var
Kimsinaq: Ne zaman kendime güvenirsem o zaman.
Siz: Çok bekletme ama
Kimsinaq: Peki...
Siz: Neyse zil çaldı
Siz: Sonra konuşuruz
Siz: Görüşürüzz
Konuşmadan çıkıp telefonumu cebime koydum. Kahvemide alıp sınıfa çıktım.
...
"Kızım azıcık yardım etsene bana!"
"Ya banane yapma gün felan!"
Başıma yine gün olayını çıkarmışlardı. Üstelik daha geçen temizlik yapmıştım. İşin sonunu biliyorum ben.
"Sana şuraya gel dedim!"
Hem ağlayarak hem de mızmızlanarak yatağımdan kalkıp, salona gittim.
Önceden daha topluydu bura be.
"Ben koltukları çektim sen de arkalarını sil süpür. Ben koridorla mutfağı yapıcam."
"Of! Tamam be!"
"Oflama annene Elisa, oflama!"
Onu umursamadan sinirle yerleri süpürdüm. En azından sinirle yapınca daha hızlı bitiyordu.
Sızlanarak işimi bitirdikten sonra koltukları çekmeye çalıştım ama gelmiyordu. Derdi neydi bu koltuğun?
"Ya anne çekilmiyo bu koltuk."
"Sen evde kalırsın Elisa. Bu becerisizlik ne kızım?" Dedikten sonra tek eliyle koltuğu itti.
Annelerin gücü diye birşey var.
"Koltuk seni istiyormuş demek ki"
"Tamam yeter bu kadar. Git odanı toparla."
"Toparlamicam. Nerden görecekler benim odamı."
"İllaha görmeleri mi lazım? Delirtme beni."
"Banane yapamam"
"Burası benim evim, git topla"
"Senin evinse kendin toparla."
Annemin ayağından terliği çıkarmasıyla odama kaçtım.
Odama göz ucuyla baktım. Çokta dağınık değildi. Giyip çıkarttığım kıyafetler masanın üzerinde, yediğim şeyler ve çöpleride yerde.
Neyse, banane?
Yatağıma uzanıp Instagram'a bakındım. Şeyda'nın hikayesi çıktı karşıma. Ben bunları hala takip ediyordum birde.
İkisi beraber yakın bir fotoğraf paylaşmıştı.
Kerem yatakta yatıyor, şeyda'da kucağına çıkmış öpüşüyorlardı.
İğrençlerdi.
Kerem gönlünü eğlendiriyor, şeydasa gerçek bir ilişki kurduğunu sanıyordu.
Yazık lan.
Telefonu kapatıp yanıma koydum. Odamı toparlamaya başladım.
Normalde günler sabahleyin olurken annem akşam hazırlıyordu. Başlamasınada yarım saat vardı.
Odamı toparladıktan sonra yatağıma yatıp tekrardan telefona bakmaya başladım.
Karşıma pasta çıkmıştı. Şimdi ben onu yemezsem varya...
Sızlanarak salona gittim. Babam gelmişti. O kesin alırdı.
"Prensesim"
"Babacım" diyerek yanına gidip sarıldım.
"Baba, birşey dicektim."
"Söyle"
"Şimdi ben internette geziyordum, bir de ne göreyim. Tatlı yapmışlar. Biliyor musun canım nasıl çekti. Bende dedim benim babam alır."
Gülüp cebinden cüzdanını çıkardı. 200 lira verdi.
"Al istediğini ye, ama annenin o en sevdiği pastadan almadan gelme"
"Karısını da düşünürmüş" diyerek ayağı kalktım. Odama girip üstüme birşeyler giydim.
"Çıktım benn!" Diyerek cevap vermelerini dinlemeden çıktım.
Pastane bize çok yakındaydı en fazla 7 8 dakikalık mesafe vardı.
Pastaneye girip dolaplara baktım. Annemin istediği tatlı vardı. 27 lira ne amk!? Neyse canım, para benden çıkmıyordu.
Kendimede profiterol traliçe almıştım. Ekler kalmamıştı. Koskoca pastanede.
Hüzünlü hüzünlü profiterolümü yiyerek evime gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AĞIR ABİ- YARI TEXTİNG (DÜZENLEMEDE)
ChickLitKitabı düzenliyorum bu yüzden karisik gelebiliirr Mahallenin ağır abisi ve enerjik kızı Elis ve Barın Daha yeni yazmaya başladığım için saçma yerler olabilir ama şans verin lütfenn 13.02.23