5

104 30 140
                                    

Biraz kolay gaza gelebiliyor olabilirim im_muffin. Hasta hasta geldim ve bölümü düzenledim. Buyrunuz bölüm sizlerle umarım beğenirsiniz ;)

_&_&_&_
Gözlerimi açtığımda saat 8.12 idi ve ben erken kalkmıştım dersim 11 de başlıyordu. Yatağımdan ağır hareketlerle kalkıp odayı toplamaya başladım. Kova burcu olup yükselenim başak olunca böyle oluyor galiba. Hem fazla üşengeçtim hemde fazla takıntım vardı.

Odayı toplama işim bitince çantamı hazırlamaya başladım üzerimdeki pijamalarımı çıkratıp giyeceklerimi giydim. Telefonumu elime alıp açtım. Evet artık mutfağın yolunu tutabilirdim.

Tam gidecektim ki unuttuğum şeyle masamın üzerine döndüm.

Ay tanesinin, güneşinin parçası.
Güneşin parçasının, ay tanesi.

Yazılı bir fotoğrafımız vardı ve ben her gün onu silip tekrar düzeltmeden odadan çıkamıyordum tabi gözlerimin dolmasına engel olamadığım gibi.

Kalbimdeki sızıyla başa çıkamayıp kendime gelmeye çalışarak söylenmeye başladım.

"Kendine gel bitti ama geçmedi bu yaşamaya devam etmeyeceğin anlamına gelmiyor"

Beynimi susturmak zorda olsa başarıp mutfağa gittim. Üşengeçliğimden güzel ama hızlı bir sandviç hazırlayıp bardağıma limonata koydum. Yavaş yavaş yemeğimi yiyip kalktım. Son olarak herşeyi aldım mı diye bakınıp çantamı da alıp evden çıktım.

Okula yürüyerek gitmek şuan daha bir mantıklı olduğu için otobüs durağını es geçip yürümeye devam ettim.

İçim huzurla dolmuştu bir anlık da olsa. Şarkı listemi yarılamıştım ki okula vardım. Kolumdaki saatime baktığım da saat 10.25ti. yani 35 dk daha vardı. Yavaş adımlarla koridorları geçip sınıfıma girdim. Kafamı gömüp kulağımdaki şarkıya kendimi verdim.

Hocanın içeri girmesiyle kulaklıklarımı çıkartıp çantama attım. İşte başılyoruz. Ders uzundu ve ben çok yorulmuştum bundan sonra bir dersim daha vardı. Sonra ise galiba şu hüzünü atmak için biraz dışarı çıkmaya ihtiyacım vardı en azından bir kahve ve kitabımla burda çok sevdiğim piknik alanı ama kimsenin olmadığı o yere gidebilirdim.

Oranın beni en huzurlandıran kısmı kimseyle anımın olmamasıydı oraya sadece kendim giderdim. Ve bu gözlerimin dolup anılarla taşan beynime engel oluyor ve huzur dolu oluyordum.

Kantine inip kendime kahve alıp masalardan bir tanesine oturdum. Sakin sakin kahvemi içiyordum ki karşıma biri oturdu. Bu geçen ki kızdı hani şu mert vakası. Neydi ismi ya? Hah birge.

"Selam naber?"galiba bugün onu terslemeyecek kadar iyi hissediyordum. İyi dediğime bakmayın diger günlerden daha az ruh.

"İyi sen"bana sıcak bir tebessüm yollayıp masya daha da yaklaştı galiba bu sohbetin ilerleyeceği anlamına geliyordu.

"Bende iyi çıkışta direkt eve mi?"ona kendi yerimden bahsetmeli miydim? Aslında hiç istemiyordum ama yalan sölmeye de gerek duymadım. Hiç haz etmediğim bir durumdu ne olursa olsun yalan söylemezdim.

"Hayır"

"Hmm nereye gidiceksin?" Fazla mı meraklıydı?

"Hep gittiğim bir piknik alanına gidip kitap okuyacağım"

"Ay sende mi kitap okumayı seviyorsun" bu bir soru değil di hatta sevinç nidası bile diyebilirim.

"Şuan hangi kitabı okuyorsun?"

"Jack london- Martin Eden"

"Ay gerçekten mi çok severek okumuştum gerçekten çok güzel bir kitap"

Unutlan Canlar & Yeni HayatlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin