▪Κεφάλαιο 4▪

204 9 24
                                    

Hepinize iyi akşamlaaarrrr aşklarııımmmm. Yeni bir bölümle geldiiimmm. Okunma sayımız gittikçe artıyor ve bu beni çooookkk mutlu ediyor öncelikle bunu söylemek istiyorum ve umarııımmm daha fazla kişinin yorumlarını okuyabilirimmmm. Eğer yorum yapmak istemezseniz beğendiğinizi anlamam için oy verir misiniz lütfeennnn. Bu arada geçen hafta yeni bölümün gelmemesinin sebebi sınavlarımın başlaması yüzündendi. Çoookk uzattııımmm yeni bölüme geçeliimmm...


Victory

"Hadi sen bekle burada ben geliyorum tamam mı?" dedi aceleyle. Peki küçük kız bekliyorum seni.

Koşturarak kaybolmuştu sonra.

Küçük kız yaklaşık 30 dakika sonra gelmişti...Onunla. Hislerimi bir kağıda dökmemi isteseler, dökemezdim şu an. Kalbimin karaya çıktığım için yavaşlaması gerekirken, kalbim bütün dalga hızlarına meydan okuyordu resmen. Bu 60 yaşımdaki hislerimin aynısı değildi, daha fazlasıydı. Sadece kaç zamandır görmediğimden oluşan bir özlemdir diye bağırıyordu beynim, bu histen korkmaya başladığım için uslu uslu beynime uydum lakin beynimde bende biliyorduk ki, bu öyle bir şey değildi...

Her adımı bana yaklaştıkça, gözlerinin içindeki yıldızlar daha da fark ediliyordu, parlıyorlardı. Bu gözlere hayatım boyunca bakmak için bütün okyanusu yakabilirdim herhalde. Az önceki düşüncem ile bu düşüncemin iki farklı uç noktalarda olduğunun farkındaydım ama Jeongguk'u gördüğümde elim kolum bağlı sadece gözlerine bakmak istiyordum. Bu benim suçum değildi bir kere.

Sonunda yanıma ulaştığında hızla kollarımı demirden kurtarıp, beni, bir elini bacaklarımın altından diğer elini belimden geçirerek kucağına aldı ama kucağına alırken ilk kez şahit olduğum bir şey oldu. Mavi uzun kuyruğum yerine Jeongguk'un ki gibi iki tane çubuk ortaya çıktı. Jeongguk bana şokla bakarken, ben de ona şokla bakıp kıkırdadım. Hızla yanağına, dudağımı değdirip geri çektim. Tabii sonrasında da Jeongguk'un boynunda kırmızının tonlarına büründüm.

Onun sandalına bindiğimizde benim ona yaptığım gibi o da dudaklarını, kızaran yanaklarıma bastırmış ve gülmüştü. Biri şu çocuğa kalbime iyi gelmediğini söyleyebilir mi lütfen?

Beni hatırlamıyordu ama ben onu hiç aklımdan çıkaramıyordum. Aramızda okyanus vardı ama ben onunla temas etme çabasına giriyordum. Bu yaptığımı aptallık olarak düşünebilirsiniz ama emin olun bana, ben, Jeongguk'a dokunduğum da oluşan hissi daha önce hissetmemiştim ve  bazılarına göre kolay olan bu hareketin, benim kalbimi hızlandıracağını aklımın ucundan bile geçirmiyordum.

Son kez onun kokusunu içime çektiğimde, bu son değil dedim içimden yine sana geleceğim, gözlerinde yıldızlar parlayan çocuk ama tekrar o hataya düşmeyecektim. Yine hafızasını silmeyecektim. Güveniyordum ona, istesem bile silebileceğimi sanmıyordum. 

"Seni nasıl bulabilirim?" dedi meraklı sesiyle Jeongguk'um.

"3 gün sonra güneşin batışından sonra Mağaralı sahilin oraya gel."dedim sakince çıkarmak için bin bir takla attığım sesimle.

"Tamam." dedi heyecanla.

Yanındaki çirkin adama dönüp, elini bile zar zor tutarak bütün benim hakkımda geçen kötü fikirlerini ve benimle ilgili olan bütün anıları silmeye başladım.

Bunu yaparken göz ucuyla Jeongguk'u süzdüğümde biraz kırgın gözlerle bakıyordu bana. Çirkin adamın hafızasını silmeyi bitirdiğimde, hızlıca sandala uzanıp Jeongguk'un yanağını öptüğümde bir şey demesine izin vermeden ve çirkin adam görmeden okyanusun derinlerine daldım yine. Bu sefer mutlu bir şekilde ama...

The Merman/Taekook-OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin