▪Κεφάλαιο 7▪

115 7 18
                                    


Hellooooo ballarııımmm ben geldiiimm!!!! Yeni bölümle geldiiimmm...Birazcık geciktiğimi biliyorum sınavlarım üst üste geldiği için yb atamamıştım en güzel şekilde telafi etmeye çalışacağııımmm. Hepinize iyi okumalar aşklarııımm umarım beğenirsinizzzzz. Çoook uzattım yeni bölüme geçeliiim...

Şarkı: Left outside Alone ( isteyenler okurken dinleyebilir)

Victory

O akşam yıldızlar her zamankinden daha parlaktı, dilek fenerlerinin altında tekrar tekrar birbirimize aşık olmuştuk. Denizdeki canlıların bile heyecanımı anlayıp bana tebrikler mesajlarını teşekkürle karşılayıp daha fazla seviniyordum.

Tekrar dünyaya gelsem yine Jeongguk'u severdim. Tıpkı Jeongguk'un bana ikinci kez aşık olması gibi...

Hep büyüyünce Jeongguk ile tekrar buluşabilecek miyim diye sorardım küçükken kendime, hayal kurardım. Beni hatırlamayacağını biliyordum ama; içimdeki his asla vazgeçme, seni kırsa bile hep ona yaklaş, onun yanında her zaman güvende olursun diyordu. Haklıydı da ama bilmediği bir şey vardı iç sesimin. Her aşkın başında ya da sonunda acı vardır...

Jeongguk'un mükemmel ötesi sürprizinden sonra, biraz daha, orada ki manzaranın tadını çıkardık ve oradan ayrıldık.

Atımıza binip eve doğru yol aldık. Ben sıkı sıkı Jeongguk'a sarılmışken Jeongguk'ta ata yön veriyordu. Eve giderken hiç beklemediğimiz bir şey oldu...

Benim sezgilerim okyanusta çok gelişmiş olduğu için en ufak bir ses, koku veya hareketi görmeden bile anlayabiliyordum ve arkamızda şu an biri vardı.

Bu koku...  Beni kaçıran çirkin adamın kokusuydu. Beni istiyordu ama eğer beni istiyorsa Jeongguk'u niye yakalamak istiyordu anlayamıyordum.

"Jeongguk arkamızda beni kaçıran çirkin adam var ve sanırım şu an kılıcını bize yöneltti" diye fısıldadım Jeongguk'a hızlıca.

Jeongguk beni doğrulamış ve hızlanmıştı. Tam gözden kaybolmak için diğer sokağa girecektik ki beni göz yaşlarına bırakan bir olay oldu...

Jeongguk'u vurmuştu. Jeongguk'umu omzundan vurmuştu lakin Jeongguk hiç bir şey olmamış gibi atı sürmeye devam ediyordu bana bir şey olacağı korkusu yüzünden. Bilmediği bir şey vardı ama onda açılan yaralar benim canımı ondan daha fazla yakıyordu. Benim yaralarım ise okyanusa girdiğim andan itibaren iyileşmeye başlıyordu ve bu çok hızlı oluyordu.

Eve geldiğimizde Jeongguk beni hızlıca içeriye sürükleyip bütün kapı ve pencereleri kapatıp kilitledi. Bende, evde ki iyileştirici malzemelerini toplayıp onu yanıma oturttum.

"Güzelim ben hallederdim, yapma sen, ağlarsın sonra ben çok üzülürüm." bu kadar anlayışlı davranmasına rağmen çatık kaşlarım düzelmedi.

"Sus Jeongguk. Benim vurulmamı engellediğin için sinirliyim sana." dedim ama o da benim gibi kaşlarını çatıp bana bakmaya başladı.

"Güzelliğim benim o nasıl söz öyle, iyiki de engellemişim vurulmanı aferin bana, bence bir tanecik öpebilirim." dedi sonunda gülümseyerek.

" Hayır öpeme-." dememe kalmadan, öptü.

Sinir mi? Ne siniri? Yeniliyor mu o?

Bence Jeongguk'ta benim panzehirim vardı aksi halde iki dakika önce ona sinirliyken şimdi kedi gibi ona sarılmamın başka bir açıklaması yoktu.

"Ah!" Jeongguk'un bağırmasıyla bir an yarasının üstüne yattığımı fark ederek hızla kalktım ve sinirle ona baktım. O da bana sinir bozucu bir şekilde gülümseyip havadan öpücük attı fakat hızla geri çekilip pansumanını yapmaya başladım.

The Merman/Taekook-OmegaverseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin