Hepinize merhabaaaa dünyaa güzelleriiii!!!! Nasılsınızz umarım iyisinizdiirrr... Yeni bir bölüümmm yeni bir ekşınla geldiiiimmm ehehehehe umarım beğenirsiniiizzz!!!! İyi okumalaaarrr!!!
Jeon Jungkook
Ta ki o kadın buraya gelene kadar...
Ve arkasında ona "anne" diyen bir adam getirene kadar.
Dumura uğramıştım. Ciddi anlamda dumura uğramıştım. Bu kadın nasıl bu kadar yüzsüz olabilir? Daha doğrusu şöyle sorayım bu kadın nasıl benim 'annem' olabilir? Bu kadın bunca yıl sonra nasıl 'üvey kardeşimizi' hiç bir şey olmamış gibi bizimle tanıştırmaya gelir?
Kafamdaki sorulardan kurtulmak için yanımdaki sevgilimin saçlarında derin derin soluklandım. Korkutucu bir sakinlikle ayağa kalkıp;
"Ben Prens Jungkook, siz ikiniz hemen buradan defolmazsanız yapacaklarımdan ben sorumlu değilim." dedim en sert sesimle.
"Jung-" demeye kalmadan araya atıldım.
"Sakın adımı ağzına alma sakın!" dedim kokutucu şekilde fısıldayarak ama duymuştu beni.
Yutkunarak bir adım geri gitti. İkisinin de ayaklarına sonra yüzlerine bakıp güldüm kim olduklarını hatırlatmak adına.
"Ben Kraliçe'yim nasıl böyle demeye cüret edersin?" dedi kendini güçlü göstermeye çalışarak.
Güldüm bu mutluluktan uzak bir gülümsemeydi ama.
"Kraliçe görmesem inanacağım sen Kraliçe olamayacak kadar vicdansız, anne olamayacak kadar günahkar birisin. Sen bizim için bir yabancısın. Bundan sonra sizi buralarda görürsem çok kötü şeyler olur. Bu son uyarım sana kadın!" dedim bu konuşmayı bitirmek adına.
Sevgilim daha fazla sinirlenmemi istememiş olacak ki hızla eşyaları toplayıp yanıma gelmiş ve elimi tutmuştu gitmemiz için. Son olarak arkamda kalan aileme dönmüş 'hoşça kalın' diyecekken hepsinin bana gururla baktığını görerek önlerinde eğilmiştik TaeTae'm ile, ve oradan hızla ayrıldık ikisinin olduğu yere bakmadan.
Önce sevgilimin kapısını açıp alnına bir öpücük kondurdum sonrasında da kendime kapıyı açıp arabaya bindim. Yolda bir çiçekçi görüp hızla arabayı durdurdum. Sevgilim o kadar dalmıştı ki durduğumuzu 2 dakika sonra fark etmişti.
"Sevgilim neden durduk?" dedi meraklı sesiyle.
"2 dakikaya geliyorum bebeğim." dedim hızla ve indim arabadan.
Hızlıca çiçeği alıp arabaya bindiğimde bebeğim uyumuştu. Bunu tahmin ettiğim için çok özel ve nadir bir çiçek almıştım. Çünkü 100 senede 1 kez açan bu çiçeği herkes göremezdi ki ben bunu özel getirtmiştim zaten.
(Yazar: Çiçeğin adı iskelet çiçeği ama yukardaki verdiğim bilgiler tamamen sallamacadır bilmenizi isteriiimmm.)
Eve geldiğimizde arabadan bir elimle bebeğimi taşırken diğer elimle çiçeği taşıyordum. Birazdan uyanacağını bilerek koltuğa yatırmıştım onu. Mutfak açık olduğundan dolayı salon gözüküyordu ve bu benim işime gelirdi. Uyku mahmuru bir TaeTae çok tatlı oluyordu çünkü.
1 saat geçmişti ben yemek yapmaya dalmışken uyanan sevgilimi fark edememiştim. Arkamdan boynumu öptüğünde ona dönüp kucağıma alacağım sırada üstünü süzdüm. Hasiktir!
"Taehyung Tanrı aşkına bu ne? Sen benim ölümüm olacaksın!" dedim şokla.
Bu güzelliğin benim olduğu gerçeği bir kez daha yüzüme çarpmıştı.
"Jungkook neden öyle dedin ki kötü mü olmuş?" dedi merakla, beğenmememden korkuyordu.
"Hayır demek istedim ki çok güzelsin, çok çok güzelsin Taehyung. İyi ki'msin." dedim yutkunmaya çalışarak.
"Sevgilimm bugün bahçede yiyelim mi?" dedi saf saf.
Kesin bir şekilde reddettim her ne kadar şehirden uzak da yaşasam insanlar geçebiliyordu buradan ve ben bu güzelliği görmelerine dayanamazdım. Kesin katil olurdum.
"Kesinlikle hayır bebeğim çünkü sen bu şekilde değil bahçeye çıkmak kapıdan 1 adım atsan ve biri seni böyle görse ben katil olurum. Benim katil olmamı istemezsin değil mi? Hem bak ben sana senin gibi narin ve nadir bir çiçek aldım. Bak bakalım beğenecek misin hayatımın anlamı?" dedim üstün ikna becerilerimi kullanarak.
Kafasını sallayıp şirince çiçeğin yanına koştu. Yemek yanmasın diye altını kapattım ve bu anı ölümsüzleştirmek için telefonumdan onun çiçeği görürken ki tepkilerini videoya aldım. İnanılmaz derecede hem tatlı hem sexy çıkmıştı. Onun gülüşüne hayatımı verirdim. Çok aşığım ben ona...
" Jeon Taehyung hemen buraya gelip yemeğinizi bitirmeniz ve odamıza çıkmamız gereken konular var."
"Jeon Jungkook ben henüz bir Jeon olmadım bu yüzden Kim Taehyung derseniz sevinirim."dedi alttan alttan bana laf sokuyordu aslında, bu aralar K-Drama'ya sardığı için evlilik teklifi istiyordu. Ben ise bunun çok çok özel bir anda hiç beklemediği bir anda yapmayı planlıyordum.
"Jeon Taehyung buraya gelmen için 10 saniyen var aksi halde bu gece uyumayacağız." dedim ciddi olmaya çalıştığım suratımla.
Gözlerini sonuna kadar açmış 3 saniyede yanımda bulunmuştu.
"Jeon Taehyung değilim ama!" dedi ısrar ederek.
Şimdilik değilsin sevgilim.
"Tamam bebeğim Kim Taehyung'sun tamam." dedim bugün çok az öptüğüm, özlediğim dudaklarına öpücükler sıralayarak.
Yemeğini yiyip tekrar uykuya daldı. Karnını tutarak onun yanına yatıp saçlarını kokladım.
"Tatlı rüyalar meleğim."
Bugünlük benden bu kadarrrrrr!!! Yorum ve oy atarsanız çookk seviniriimmm!!Şimdiden teşekkür ederiiiimm hepinizeeee dünya güzelleriiii!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Merman/Taekook-Omegaverse
RomanceOkyanusun prensi Kim Taehyung ve karanın prensi Jeon Jungkook...Peki bu iki dünya birleşebilecek mi? Bütün olumsuzluklara rağmen birbirlerini sevip koruyacaklar mı? Geçmiş hayatlarındaki gibi birbirlerine söz verip "biz" olacaklar mı? Seme Jungkook ...