25. BÖLÜM

40 7 23
                                    

Çiçek'in Anlatımından

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Çiçek'in Anlatımından

Hayatta her şeyin çok karmaşık olduğunu kabul etmem için bu dünyada on sekiz yıl falan yaşamam yetmişti, her şeyin birbirine zincirleme bağlı olduğunu ve zincirin halkalarından biri koparsa diğerlerinin hiçbir işe yaramayacağını öğrenmiştim. Ama arkadaşlar Allah aşkına biri bana bu çadırı kurmaktaki zincirin halkalarını nasıl çözeceğimi hemen anlatabilir mi? Resmen üzerine edebiyat yapacak kadar çok uğraşmış olsam da sonucun hüsrana vurmasıyla "Aaa yeter ya! Kurmuyorum ben çadır falan, Gülsüm'le biz arabada kalırız." diyerek elimi demiri yere fırlattım. Tamam, fırlatmamış olabilirim ama yavaşça yere bırakırken yüz ifademin oldukça sinirli olduğunu söylemem yeterli bence. Sonuçta bir de demir fırlatıp bir yere bir şeyin olmasını bünyem kaldırmazdı bence. 

"Sanırım birilerinin yardıma ihtiyacı var." Aşina olmadığım bir ses kulaklarıma ulaştığında hemen karşımızda bir arkadaşıyla beraber çadırını kurduğunu gördüğüm çocuğun yanıma ulaştığını görmüştüm. Arkasındaki çadırdan da anlaşılacağı üzere bu konuda yetenekli olduğu belliydi, ya da bilmiyorum; bunu onun yetenek tablosuna ekstra bir puan olarak saymak yerine benim beceriksizlik tabloma ek bir madde olarak da ekleyebilirdik belki. "Yok, bu iş böyle olmaz. Ben vazgeçtim çadırdan." diyerek kaşlarım çatılı bir şekilde söylendiğimde yanağında bir gamzesi olduğunu gözler önüne sererek güldü. Eğilip yere attığım demir parçasını aldıktan sonra "Bari gelmeden önce 'çadır nasıl kurulur' diye videolara falan baksaydın. Bir saatin malzemelerle olan kavgana gülmemek için zor tuttum kendimi." dedi ve hemen ardından elini uzattı. "Serkan ben." 

Bana yardım edeceğini anladığımda bu bana ne kadar rahatlatıcı gelse de bana aslen yardım etmesi gereken sevgili sevgilim Çağlar'ın ve sevgili arkadaşım Gülsüm'ün nerelerde olduğunu merak ediyordum doğrusu. Tabi Gülsüm'ü buraya davet etmemiz fikrini ortaya atan ve annemin hiç tasvip edemediğim evliliğinden sonra üvey kardeşim olma statüsüne geçen Barış'ı hesaba katarsam işler iyice karışabilirdi. Bunları boş verip "Çiçek ben de." diyerek hızlıca uzattığı elini sıktım. Ama benim dünya üzerindeki şansım bu ki, Türk dizilerini aratmayacak bir tesadüfe denk gelerek bir saattir çadır kurmama yardım etmeye gelmeyen sevgilim tam şu anda benim üç saniyelik biriyle el sıkışma anımda buraya gelme vahyi almıştı sanırım. Elimi geri çektiğimde "Yalnız mı geldin?" diye sordu Serkan yere eğilip çadırın geri kalan malzemelerine el atarken. Bu sırada olayı anlamaya çalışan bakışlarıyla yanımıza ulaşan Çağlar'ı fark etmemişti. Ta ki Çağlar'ın "Yok arkadaşlarımızla geldik." diyen sesini duyana dek. 

"Baya başarılı olmuşsun çadır kurmada aşkım." diyerek tek adımla hemen yanıma geçen Çağlar'ın ağzından pek duymadığım 'aşkım' kelimesi ufaktan bir afallamama sebep olurken aslında onun kıskanınca nasıl biri olabileceğini daha önce hiç görmediğimi fark ettim. Ve şu anda o nadir anlardan birinde olduğunu fark etmemle gülümseme isteğimi bastıramamıştım. "Senin nerelere kaybolduğunu bilmediğimden yardım isteyemedim canım." diyerek ona iğnelemeli bir cevap verdiğimde Serkan elindekileri bırakıp ayağa kalkmıştı bile. Çağlar'ın tavrını fark etmiş olmalı ki oldukça anlayışlı bir şekilde gülümsedi. "Merhaba, Serkan ben." diyerek az önce bana olan samimiyetinden hiçbir şey eksiltmeden aynı şekilde elini uzattı Çağlar'a. Çağlar da kendini tanıtarak elini sıktığında "Sanırım çadırın için yardımcı olacak biri var, ben gideyim o zaman." demişti bile Serkan. Bunu sanki Çağlar'ın rahatsız olmaması için söylemiş gibiydi. Gülümseyip "Aynen, yine de çok çok teşekkür ederim." diye cevapladım onu. Yine de yardım gerekirse çadırlarının hemen ileride olduğunu Çağlar'a yönelik söyleyerek yanımızdan ayrılmıştı.

DÜŞLER SOKAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin