Leyla'nın anlatımından...
Yağız'la yine kafeteryadaki masalardan birinde molamızı geçiriyorduk. Çoğunlukla o hastanede ben okulda olduğumuz için görüşemiyorduk ama benim staj günümdeyse ve o da hastanedeyse her fırsatta yan yana oluyorduk. Bu duruma alışmak benim için hiçbir zaman mümkün olmayacağa benziyor çünkü çok az zamanımız var.
"Bugün doğuma girdim, normalde yatan hastalarla ya da acildekilerle ilgileniyordum biliyorsun." Diyerek başladım anlatmaya, bir yandan Yağız'ın aldığı çikolatalardan birisini açıyordum.
"Ee nasıl geçti? Ben ilk ameliyatı atlattım sen de ilk doğumunu, yani mesleki olarak"
Son dediğine ben gülerken o da sonradan eşlik etti."Ee nasıldı?"
Kaşlarımı kaldırıp yanaklarımı şişirerek derin bi nefes alıp verdim. Benim için biraz farklı bi deneyimdi, tabii derste öğrenmekle arasında çok fark vardı, kitapta okumakla o anda olmak aynı şey değildi.
"Doğum iyi geçti. Normaldi aslında, yani söylenilenlere göre kadının bu hali normalmiş."
Yağız çikolatasından aldığı bakışlarını bana çevirdi merakla.
"Ne vardı ki kadının halinde?""Hani bize ebelik okuduğumuz için çok küfür yiyeceğimizi söylüyorlar ya.."
"Evet"
"O ilerisi için değil direkt meslek başındayken de olabiliyormuş. Kadın acıdan yeni küfürler üretti desem yeridir. Sövülmedik insan bırakmadı ameliyathanede, kocasını da bu yüzden yanına almamış. Ağzını bozacağını tahmin etmiş."
"Ciddi misin sen?" Yağız'ın ağzı açık kalmıştı, şaşkınlığını atınca gülmeye başladı.
"Hiç olmadığım kadar. Cidden ben de bu kadar beklemiyordum ama valla ne desem boş. Her şey bittikten sonra kadın baya utandı falan ama ben o anları unutabileceğimi sanmıyorum. Bir yerden sonra gülmemek için çok zorladım kendimi." Birlikte biraz güldükten sonra Yağız aklımdakileri söyledi;
"Şuan bana garip gelse de biraz düşününce normal ya. Sonuçta acı çekiyorlar."
"Kadın normalde aşırı nahif, doğumdan önce ve sonra bi görsen dünya tatlısı. Doğum başladı, kadın değişti." Dedim. Söylerlerdi de bu kadar olacağını tahmin etmezdim.
"Bizimkiler en azından anestezi etkisinde oluyorlar, sizinkiler.. Allah kolaylık versin ne diyeyim?"
Dün okuduğum haber hakkında konuşmaya başladık. Telefonumu çıkarıp haberi açtım. Haberdeki araştırma şöyleydi;
İngiltere'nin Keele Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, gönüllülerin küfür ettiklerinde acıya daha çok dayandıkları görüldü.
Ebelerin kadınların doğum sırasında küfür ettiklerini ve bu durumun kendisini düşündürdüğünü belirten Dr. Stephens, eşinin de kızlarını dünyaya getirirken küfür ettiğini ve sonrasında bundan utanç duyduğunu anlattı.
Bulgularını NeuroReport dergisinde yayınlayan araştırmacılar, deneklerden kendi seçtikleri küfürleri ederken ellerini buzlu suyun içinde mümkün olduğunca uzun süre tutmalarını istediler. Bilim adamları, deneklerden daha sonra aynı işi küfür etmeden bir masayı tarif ederek yapmalarını talep ettiler.Araştırmada, gönüllülerin küfür ederken ellerini buzlu suyun içinde ortalama 40 saniye daha uzun süre tutabildikleri görülürken, daha az acı çektikleri belirlendi.
"Küfür bilmeyen ne yapacak? Yoktur da yani mesela." Yağız'ın takıldığı nokta buydu.
"Bugünkü gibi yeni küfürler üretirler. Hatta küfürler direkt böyle üretilmiş bile olabilir Yağız." Birlikte gülerek başka konulara geçtik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞLER SOKAĞI
Romance"Ben yolumu kalbinde buldum." Leyla gördüğü bir düşü hayatının içine düşmüş buluverirken, Çiçek bütün umutlarını bir uçan balona bağlayıp gökyüzüne emanet etmişti. Onların hikayesi burada yazılmaya başlandı. Düşler Sokağında.