Leyla'nın anlatımından...
Son yardım kolisini kapatmaya hazırlanırken yanıma biri kız biri oğlan iki küçük çocuk el ele koşarak geldi. Tahminimce 6-7 yaşlarındaydılar. Erkek çocuğu kızın elini bırakıp boğazına yasladı, ikisi de nefes nefese kalmışlardı. Kucaklarındaki oyuncakları taşımakta zorlanıyora benziyorlardı.
"Çocuklar sakin olun, iyi misiniz?"
Kız söz alarak yeşil büyük gözleriyle bana baktı;
"A-abla, diğer kolileri kapatmışlar ye-yetişemedik. Bunları ordaki çocuklara götürebilir misin?"Arkadaşı hâlâ boğazını tuttuğu için endişelenmiştim. Büyük spor salonunda kolileri doldururken onlar gibi bir çok çocuk gelmişti.
"Tamam, siz iyi misiniz?"Kız da arkadaşına döndü.
"İlacın nerde Mustafa?"Elindeki oyuncakları nazik ama hızlıca yere bırakıp cebinden astım ilacını çıkartmasına yardım etti, yuvarlak olan kutumsu şeyin ellerine büyük geldiğini fark edince yardım edip Mustafa'nın nefes alması için ağzına ilacı sıktım. Yanımdaki sulardan ikisine de içirip sakinleşene kadar bekledim.
"İyisiniz şimdi değil mi?"
"İyiyiz. Ben demiştim ben koşarım sen yürü diye. Dinlemedin!"
"Ben de vermek istiyordum Helin, yetişemezsem benimkileri almazlar diye korktum." Dedi ağlamaklı bir sesle.
"Ne getirdiniz bakalım?" Diye sordum dolan gözlerimdeki yaşları geri göndermeye çalışırken. Mustafa elindeki arabaları ve ayıcığı, Helin ise oyuncak bebekleri ve minik mutfak eşyasına benzeyen pembe tabakları gösterdi. Sonra cebinden o mutfak setine ait olduğunu düşündüğüm pembe küçük çatal kaşıkları çıkarttı.
"Bir de mektup. Annem ve abim onlara mektupta yollayabileceğimizi söylediler. Bizim okuma yazmamız yok ama onlara okuyan olurmuş biz söyledik onlar yazdı. Resim de çizdik! Sevinirler değil mi abla?"
"Sevinirler tabii" dedim artık yaşlarımı tutamazken. İkisine de kocaman sarılıp getirdikleri oyuncakları ve mektupları güzelce koliye koydum. Aileleri peşlerinden ellerinde kolilerle geldiler. Onlar giderken ben de koliyi artık tamamen kapatıp diğerlerinin yanına götürmek üzere ayağa kalktım. Kolinin ağırlığını fark etmemiştim o yüzden kaldırmakta zorlanıyordum. O sırada önüme düşen siyah gür saçlarından ve o saçlardan gelen kokusundan tanıdığım Yağız eğilmiş ve koliyi almıştı. İkimiz de diğer herkes gibi çok yorulmuştuk. Bana bakıp burukça gülümsedi, kimsenin dolu dolu gülümseyecek bir psikolojisi kalmamıştı zaten.
"Bu sondu."
"Tamam bırakıp geliyorum, burda bekle."
Yağız giderken etrafa baktım, Sevgi abla, Gülsüm, Çiçek, komşularımız, Yağız'ın annesi, herkes etrafta kalanları toparlamaya çalışıyordu. Kenan abim ve Yağız'ın babası Hatay'a gitmişti. Yağız'da gitmek istemişti ama hastanede de ihtiyaç olduğu söylenildiğinde kalmak zorunda kalmıştı benim gibi. Ebelik öğrencisi de olsam, bildiğim kadarıyla olan sağlık bilgileriyle yardım etmeye çalışıyordum. Çünkü eve gitmek ve bir şey yapmamak çok daha zordu. İkimiz de hastaneden çıkıp buraya geliyor sabahta tekrar hastaneye gidiyorduk. Çoğunlukla hastaneden erken çıkan ben oluyordum. Hocalarımız yardım etme isteğimize hak verse de orada yapabileceğimiz bir şey olmadığını söylemişti. Herkes gidebildiği şehre gittiği için burda da eskiye nazaran daha fazla yoğunluk olmuştu tabii ki.
Yağız geri dönünce salonun köşesinde duvara yaslanarak oturup ayaklarımızı uzattık.
"En son ne zaman uyudun? Çok kötü gözüküyorsun.""Sabah iki saat uyudum iyiyim. Sen hastanede uyudun mu? Dünden beri uyumuyorsun."
![](https://img.wattpad.com/cover/322069610-288-k311384.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞLER SOKAĞI
Storie d'amore"Ben yolumu kalbinde buldum." Leyla gördüğü bir düşü hayatının içine düşmüş buluverirken, Çiçek bütün umutlarını bir uçan balona bağlayıp gökyüzüne emanet etmişti. Onların hikayesi burada yazılmaya başlandı. Düşler Sokağında.