"Ben yolumu kalbinde buldum."
Leyla gördüğü bir düşü hayatının içine düşmüş buluverirken, Çiçek bütün umutlarını bir uçan balona bağlayıp gökyüzüne emanet etmişti. Onların hikayesi burada yazılmaya başlandı. Düşler Sokağında.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Çiçek'in Anlatımından
Sınav kağıdının son sorusuna da son cümlemi yazmamın ardından ön sayfayı tekrar çevirdim. Birkaç sorunun cevabında göz gezdirdikten sonra Eğitim Felsefesi dersimizin vizesi olan sınav kağıdımı sürenin de dolmasıyla birlikte kağıtları toplayan hocaya bırakmıştım. Son günlerin karmaşasının ardından vizelerime çalışmak geceleri anca zaman bulabilmiştim, eğer çözemeyeceğim kadar zor bir sınav kağıdı önüme konulmuş olsaydı oturup ağlardım herhalde. Neyse ki, sonucunda yüzüm gülebiliyordu.
Ta ki yarın ki Erken Çocukluk Eğitimine Giriş (OOEG 103) dersinin vizesi olduğunu hatırlayana kadar.
Komşu Kızı: Çıktın mı sınavdan canımcığım?
Ben: Şimdi çıktım Gülsüm. Nerdesin?
Komşu Kızı: Kampüsün kapısındayım.
Ben: Geliyorum.
Gülsüm'ün de bugünki dersiyle çıkış saatimiz kesiştiğinden dolayı beraber eve dönme kararı almıştık. O yüzden eşyalarımı toparlayıp hızlıca çıktım sınıftan. Bugün Kenan abi gidecekti, ona yetişmek istiyordum bir yandan da. Son dört günü ablamın ve Kenan abinin evde olmasıyla geçirdiğimiz için doğruyu söylemek gerekirse onlara alışmıştım. Her eve gelişimde birinden biri yemek yapmış oluyordu, ayrıca ev temizliğini de yapıyorlardı. Sanki kendi aralarında ev işlerini bölüşmüş gibiydiler. Aylardır ihtiyacımız olansa onların gelmesiydi sanki, pek de geri gönderesim yoktu ikisini de. Kardeş kardeş yaşıyorduk işte, taşınsalardı ya bize.
Hem alışverişi kendi ceplerinden yapıyorlar, hem de ev işlerini hallediyorlar. Bir öğrencinin daha başka neye ihtiyacı olabilir ki zaten?
"Çiçek!" Kampüs girişinin sağ tarafında bir duvara yaslanarak bekleyen Gülsüm'ün seslenmesiyle ona yöneldim. "Selam komşu kızı." dediğimde koluna girmiştim bile. Birlikte direkt otobüs durağına yöneldik. "Selam canım. Ama komşu kızı ne be?" Gülerek "Komşu kızı değil misin yahu sen? Telefonuma bile böyle kaydettim seni." diyerek açıkladım. Çok şükür telefon rehberim her telden çalıyordu.
"O ne be öyle? Hayır yani abim Leyla'ya böyle hitap etse anlarım da... Ay acaba ediyor mudur? Dur bakayım... Komşu kızı Leyla. Yakıştı valla." Gülsüm'ün söylediklerine kahkaha attım. Leyla ve Yağız'ın aralarındaki şeyin netleştiğini öğrendiğimiz andan beri Gülsümle dedikodu malzemesi bulmuş gibiydik. Hangisine bir ima yapma fırsatı bulsak asla kaçırmıyorduk. Onlar yokken de birbirlerine ne kadar yakıştıklarını söylemeden edemiyorduk.
"Gülsüüüüm!" dedim birden aklıma gelen şeyle. Hemen kulağının dibinde sesimi birden yükseltiğim için "Yavaş ol be Çiçek. Yaşlanmadım daha duyuyorum." dedi. Ama bunu umursamadan muzur planımı cümlelere döktüm. "Abin telefonda Leyla'yı kesin Leyla diye kaydetmiştir. Klasik takılıyor bunlar şu anlık. Telefonunda Leyla'nın ismini Komşu Kızı diye değiştirsene bugün."