1.0

852 152 590
                                    




SELAM BEBEKLERİM BEN GELDİM :)

NASILSINIZ,UMARIM İYİSİNİZDİR.

Bölüm şarkısı: you should see me in a crown - Billie Eilish

Hakim olamadığımız şeyler mi kaderimizdi? yoksa bilinçli olarak yaptıklarımız mı?

Başımıza gelen bütün kötü olaylar bizi cezalandırmak için mi olurdu? Tanrının cezalandırma yöntemi bu kadar bilindik olabilir miydi?

Cevabını bilmediğim sorular kafamın içerisinde dönüp dolaşırken, tavanda olan beyaz ışık beni fazlasıyla rahatsız ediyordu.

Vücuduma elimi kaldırarak gözlerime gelen ışığı engellemesi için emir versem de vücudum beni dinlemiyordu.

Kalkıp nerede olduğuma bakmak istesem de yapamıyordum. Vücudum şu an benden emir almıyor gibiydi hareket ettirebildiğim tek yer göz bebeklerimdi.

Başımda olan ağrı beynimi uyuşuk hissetmeme sebep oluyordu. Düşüncelerim ve ben baş başaydık dudaklarım bile bana itaat etmiyordu.

Kapı açılma sesi duyduğumda başımı gelen sese doğru çevirmek istesem de yapamamıştım.

''Uyanmışsın.'' Söylediği şeyden sonra beyaz kıyafetler giymiş baştan aşağı her yeri sarılı  olan kadın görüş hizama girmişti.

Nerede olduğumu, bana ne olduğunu ve neden vücudumu hissetmediğimi sormak istesem de bana itaat etmeyen dudaklarım buna izin vermiyordu.

''Neler olduğunu merak ettiğini görebiliyorum.'' Kurduğu cümleden sonra gülmüştü.

''Çok komik kendi kendime konuşuyormuşum gibi hissediyorum ama konuşmaya devam ediyorum.'' Eline aldığı bir şeyle bana yaklaşmaya başlamıştı.

''vücudunu hareket ettiremiyorsun çünkü uyuşturucu etkisi yaratan bir sıvı damarlarında dolanıyor. Bu durumda uyanabilmen bile bir mucize vücudun fazlasıyla mükemmel çalışıyor, sanki hiç bir şey sana işlemiyor gibi.'' Ses tonundan bu duruma şaşırdığı belliydi.

''Birkaç dakikaya ayak parmaklarından başlayarak hareket edebilmeye başlayacaksın. Fakat uslu olmazsan yeniden uyuşturmak zorunda kalırım.'' cümlesini bitirdiğinde başına dikilerek gözlerimin içine bakıyordu.

Onay bekler gibi bir hali vardı. Sanki onay verdiğimi anlamış gibi ''Güzel'' dedi.

Bulunduğumuz yerden çıktığını gelen kapı sesinden ve oluşan sessizlikten anlamıştım. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama dediği gibi ayak parmaklarımdan bacaklarıma doğru his gelmeye başlamıştı.

Başımın zonklaması ve üzerimde olan uyuşuklukta seruma yaptığı iğneden sonra gitmişti.

Her şeyi hatırlamaya çalıştığımda en son yer altı Karargahına girmiştik ve beyaz olan o iğrenç odayı hatırlıyordum.

Siktir, siktir virüs tespit edildi yazısı birden gözlerimin önüne gelmişti.

Virüssem nasıl hala yaşıyordum? diğerlerine benden bir şey bulaşmış mıydı?

Sanki bütün vücudumu tekrardan hissediyordum. Ellerimi havaya kaldırmaya çalıştığımda başarısız olmuştum ama bunun sebebi hareket edememem değil, koluma takılı olan kelepçelerdi.

Kendimi yattığım yerde biraz doğrulttuğumda artık etrafı görebiliyordum. Etraf sadece beyaz rengiyle bezenmişti, o kadar rahatsız edici ve göz alıcıydı ki gözlerimi kapatmak istemiştim.

Küçük bir odadaydım, odada sadece bağlı olduğum sedye birde bir tane dolap vardı. Cam olan dolabın içini gördüğüm kadarıyla sadece  sağlık ekipmanları yer alıyordu. Başımda duran ve koluma takılı olan serum ise odanın dekorasyonuydu.

BÖLGE +18 ( ara verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin