Yüksek duvarlarla örülü bir arsa ve tam ortasında tüm görkemli kasvetiyle duran simsiyah bina
Kimse orada ne olduğunu ve neler döndüğünü bilmiyordu sadece kulaktan duyma birkaç cümle ve oradan çıktığını savunan birkaç tane kaçık.
Elimizde ne net bir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gördüğüm görüntü, duyduğum ses bütün tüylerimi diken diken etmeye yetmişti.
Ne demişti o benim krallığım mı? Ya da dur güçlü krallığıma hoş geldiniz mi? Kapıyı açan kişinin yüzünü gördükten sonra ağzından çıkan kelimelere pek dikkat kesilememiştim.
Anlaşılan sadece dışarıda değil içeride de çok kan dökülecekti.
Şaşkınlığımı yüzüme yansıtmadan gelen kişiye doğru ilerlediğimde yüzüme yerleştirdiğim gülümseme benden karşımda duran kadına bulaşmıştı.
İkimizinde yüzündeki gülümseme asla samimi değildi.
"Kuzey Bölgeye hoş geldin Alina." Kelimeler teker teker ve ezilerek dudaklarımdan döküldüğünde elimi havaya kaldırıp selamlaşmak için ona uzattım.
Benimle aynı hoşnutsuzluğa sahip olduğu bakışlarından okunuyordu.
"Hoş buldum derdim ama sen varsan pek mümkün değil." Dediğinde elimi havada bırakmış ve gözlerimin içine bakmaya devam etmişti.
Benim kadar hoşgörülü olmayan kadına gözlerimi dikerek karşılık verdiğimde dudaklarımdan dökülen bir kahkaha Alina'nın gergin benliğine ulaşmış yerinde huzursuzca hareket etmesine sebep olmuştu.
"Senin güçlü krallığın beni görünceye kadardı."
Duyduklarına alışık olmasından mıdır? Yoksa yüzsüz olmasından kaynaklı mıdır? Bilinmez. Kendini bozuntuya vermemiş, arka tarafımdan bizi izleyen Araf'a gülümseyerek baş selamı vermişti.
Yaptığı hareket ile dişlerimin sızladığını hissetmiş ve sıkma gereksinimi duymuştum. Aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatarak yanına yaklaştığımda kulağına eğildim.
"Sen sanırım güney bölgeden sürülerek akıllanmadın. Hala oyun peşindesin." Beni duyduğunda dudaklarına alaycı bir gülümseme peyda etmişti.
"Hera Araf'a gönlünü kaptırmış ben de Dora'ya aşıksın sanıyordum."
"Sırf benim canımı yakmak için Tibet'in duygularıyla oynadığında sana neler yapabileceğimi gösterdiğimi düşünüyordum Alina ama dediğim gibi gördüklerin sana yetmemiş kendine dikkat etsen iyi edersin." Cümlem bittiğinde Araf'ın yanına döndüğümde ona el sallayarak kalacağı yere nasıl gideceğini tarif ettim.
"Alina'dan hoşlanmıyorsun değil mi?" Alina'nın gidişini seyrederken duyduğum cümle ile Araf'a doğru döndüm.
"Hoşlanacak bir taraf bulursan sen hoşlan. Ben bulamadım." Dediğimde yavaş yavaş hareketlenmeye başlayan koridora doğru yürüdüm.
