Helloo yeni bir bölümle karşınızdayım :)Hoş geldiniz bebeklerim nasılsınız?
Bölüm şarkısı: karayel226 - sabretmem
Anons duymaktan canımız çıktı.
İç sesime hak vererek duyduğum anonsla Tibet'ten ayrılmıştım. Tibet'in yüzüne baktığımda onunda bu durumdan sıkıldığı belliydi.
''Bu iğrenç sesi ve oradan gelen duyuruları duymak istemiyorum.'' Duyduğum cümleden sonra güldüm nedense Tibet'in dağılmış haliyle söylenmesi bana komik geldi.
Güldüğümü gören Tibet bunu sorgulasa da bana katılmış ve gülmüştü.
''Neye güldüğümüzü bile bilmiyoruz farkında mısın?'' Kahkahalarımın arasında kurduğum cümle ile o da gülerek başıyla onaylamıştı.
Kafayı yediniz hatta dibini sıyırıyorsunuz.
Resmen sinir boşalması yaşıyorduk. Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda bir çift gözle karşı karşıya kaldım, binanın girişinde bizi izliyordu.
Benim baktığım tarafa bakan Tibet'in yüzündeki değişim saniyelik olmuş, gülen yüz ifadesi yerini ciddiyete bırakmıştı.
''Bu adamdan uzak dur Hera''
''Neler olduğunu öğrenmemiz gerekiyorsa bu adama yakın olmalıyız.'' Cümlemi duyduğunda şiddetle ağzını açmıştı ki kelimeler ağzından dökülmeden bizi izleyen bir çift göz buna izin vermemişti.
''Atış sahasına bekleniyorsunuz.''
''Biliyoruz patron, duyduk.'' Dediğimde yanından geçiyordum ama onu geride bırakamamıştım çünkü kolumdaki eli buna müsaade etmemişti.
''Sakın Hera, sakın''
''Kolumdaki elini çekmezsen bir elin ve buna dahil parmakların kalmayacak.''
''Sen kimi tehdit ettiğini sanıyorsun? Canın iki dudağımın arasında.'' duyduğum cümle ile gülümsedim.
''Ben de o iki dudağından çıkacak kelimeyi bekliyorum ama sende o yürek var mı bilmiyorum. Unutma patron burada herkes seni yeni görmüş olabilir ve ben de seni tanımıyor numarası yapmaya devam ediyor olabilirim'' Cümlemi duyduğunda eliyle ağzımı kapattı.
Elini dudaklarımdan çektiğimde ''Beni bir kere kandırdın ve bu benim kıymetli bir haftama mal oldu. Üstelik gösterdiğin simülasyon bana her şeyi unutturdu ama hatırlamayacağımı mı sandın? O toplantı odasının kapısından çıkarken kurduğun cümleyle her şeyi hatırladım'' dedim.
Biraz daha dibine girdiğimde kulağına doğru eğildim.
''İşte şimdi sakın patron, sakın beni tehdit etmeye kalkma, en fazla yapacağın şey yediğimiz şeylere ilaç katıp bizi simülasyona sokmak olur. Ha beni neden öldüremeyeceğinize gelirsek sende piyonsun değil mi? Senin üstünde olan kişi kimse benim hala oyunun içinde olmamı istiyor.'' Kulağına fısıldayarak kurduğum cümleden sonra gülümseyip, kendimi ondan uzaklaştırdım.
''Hadi gidelim Tibet''
Bizi dikkatle izleyen Tibet'e karşı kurduğum cümleyle atış sahasına doğru yürümeye başladım. Tibet ne konuştuğumuzu merak etse de sormamıştı.
Cevap alamayacağını bildiği içindir.
Atış sahasına geldiğimizde bölgedeki herkesin burada olduğu kalabalık olan sahadan belliydi.
Etrafta gözlerimi gezdirdiğimde cansız mankenlerin ve çeşitli silahların varlığı ilk kez beni rahatsız ediyordu.
Sanki varlığım buraya aitti,buraya ait olan her şey ise bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÖLGE +18 ( ara verildi)
Science FictionYüksek duvarlarla örülü bir arsa ve tam ortasında tüm görkemli kasvetiyle duran simsiyah bina Kimse orada ne olduğunu ve neler döndüğünü bilmiyordu sadece kulaktan duyma birkaç cümle ve oradan çıktığını savunan birkaç tane kaçık. Elimizde ne net bir...