×14×

52 5 5
                                    

Hafifçe öksürüp boğazımı temizledim. Söylediği kelimeler kafamın içinde anlık yankılandı, neden böyle birşey söylediğini anlamamıştım, hala bana bakıp cevap bekliyordu. Birkaç dakika boyunca sadece boğazımı temizleyip yerimde kıpırdandım.

"Ne-neden görmek istiyorsun ki?" dedim. Aahh tanrım kekelemesem olmazdı sanki. Gülümseyip dik bir şekilde oturdu, bardağını tekrar eline alıp kafasına dikti. Büyük iki yudum alırken gözlerim boynuna istemsizce takılıverdi. İki saniyelik bakmanın ardından kafasını tekrar indirince gözlerimi kırpıştırdım, bardağını tekrar doldurmak için döndüğünde konuştu.

"bilmiyorum, sadece merak ediyorum işte," dedi omuzunu silkip doldurduğu bardakla tekrar bana döndü.

"ah... Daha önce hiç sarhoş olacak kadar da içmedim soobin,"dedim. Dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı.

" daha sonra görürüm o zaman"dedi ve sessizce kıkırdadı. Bende gülümseyip onu onaylar biçimde başımı salladım. Soobin elindeki bardağıda kafasına dikerek büyük yudumlar aldı. Yutkunup başını eğdi, bende tekrar önüme dönüp bardaktaki kalanı içmeye başladım. Arkama yaslanıp televizyona baktım. Aynı kanal açıktaydı boş gözlerle izlemeye başlamıştım, o sıra Soob bardağını üçüncü kez doldurdu. Sanırım çok alışmıştım bu hızda içmeye.

"şey, başın ağrımaz mı?" dedim,

"a, şimdi ağrımaz uyuyup uyandıktan sonra gösterir etkisini."

"anladım." deyip boş bardağım masaya bıraktım.

"Doldurayım mı?" dedi. İç çekip bardağa ve ona baktım, dudağımı büküp başımı salladım.

"peki. Olur" dedim. Aah neden istedim ki? Ya anında gerçekten kafam uçarsa, yok ya olmaz öyle bişey herhalde, neden olsun ki. Hem şuan gayette iyiyim. Soobin bardağı doldurup ayağa kalktı bardağını elinden bırakmadan arka tarafa geçti. Uzanıp bardağı elime aldım. Aynı şekilde büyük bir yudum alıp nefesimi tuttum. Birkaç yudum daha alıp ağzımın içinde gezdirdim. Yutkunup derin bir nefes aldım. Anlıma dokunan parmaklarla vücudum anlık bir şekilde titredi. Masaj yapar gibi parmaklarını hareket ettirdi, gözlerimi ağırca kapatıp güldüm.

"bu ne şimdi, neden yapıyorsun?"

"canım öyle istedi, başın ağrıyor gibi duruyordu birde." dedi. Tekrar gülüp kafamı geriye dayadım, aşırı iyi hissetiriyordu.

"dün için özür dilerim" dedi. Kaşlarımı hafifçe çatıp gözlerimi araladım. Yüzünü tam göremesemde gözlerime baktığını fark ettim.

"neden?" dedim. İç çekip elini anlımdan çekti.

"partiden hiçbişey anlamadan çekip gittik ve seni boş yere oraya kadar yordum. Gerçekten üzgünüm kai" dedi. Doğrulup bardağı masaya bırakarak koltuğun üzerine diz çöküp ona döndüm.

"özür dilemene gerek yokki, parti zaten azıcık sıkıcıydı, ama yürüyüş yaptığımız yer değerdi. Çok güzeldi gerçekten çok beğendim, bir daha özür dileme" dedim. Son cümlemde yine kaşlarımı çatmıştım. Soobin ise kızgın yüz ifademi pek ciddiye almıyordu galiba, gülerek saçlarımı okşadı.

"peki tamam, sevindim" dedi. aynı şekilde gülümseyip tekrar koltuğa oturdum. Bardağı aynı şekilde elime aldım. İçmeye devam ettim, soobin tekrar yanıma geçip bardağını doldurdu. Ah gerçekten aşırı hızlıydı içme konusunda, bana mı garip geliyordu ki acaba. Fazla düşünmeden başımı koltuğun sırtına dayayıp gözlerimi kapattım.

.
..
...
....
.....

Gözlerimi sıkıp başımı çevirdim. Yutkunup kuruyan boğazımı yumuşatmaya çalıştım, ne zamandır uyuyordum ki? Gözlerimi hafifçe aralamaya çalıştım. Bulanık olarak gördüğüm şeyi algılayamıyorum. Tekrar sıkıp ovuşturdum. Tamamen açınca bir çift gözle karşılaşmayı beklemiyordum doğrusu. Soobin, tek kolunu koltuğa dayamış bana bakıyordu. Bakışları baygındı, ve yanakları kızarıktı, o da ise batan güneşin son ışığıyla aydınlanmıştı, yüzünü hala tam net göremiyordum. Başım çok hafif ağrıyordu. Ah ne kadarda zayıfım, iki bardak içki mi başımı ağrıtıyordu gerçekten,

you don't see me / SookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin