Gözlerimi sıkarak ovaladım. Ardından esneyerek doğruldum. Üstümdeki örtüyü açıp tekrar gerildim, gözlerimi aralayıp kuruyan dudaklarımı ıslattm, etrafa bakınıp başımı tuttum. Anılarım yarım kalmış gibiydi, arabaya bindikten sonrasını hatırlamıyordum. Ah doğru ya, uyuyakalmıştım.. Ne güzel, umarım soobin e zorluk çıkarmamışımdır. Aptalca gülüp yataktan çıktım. Örtüyü düzeltmeye çalışırken kapı sesi ile bir anlığına durdum.
"kai? Uyandın mı?" dedi tanıdık ses, yeni uyandığı belli olan taehyun un sesi idi. Cevap vermeden kapıya doğru ilerledim, açıp bir süre yüzüne baktım,
"Günaydın" dedim gülümsemeye çalışarak öylece bakmaya devam edip birkaç kez göz kırptı,
"neden telefona hiç cevap vermedin?" dedi, anlamayarak kaşlarımı çattım,
"ne telefonu? Ne zaman aradın?"
"dün soobin le gittiğini biliyordum ancak saat baya geçince merak edip nerde olduğunuzu bilmek istedim, bir anlığına kötü bişey olduğunu düşündüm ama sen cevap vermedin," dedi, gözlerimi kapatıp tekrar açtım, derin bir nefes alıp verdim.
"özür dilerim, telefon yanımda değil-" sözümü tamamlayamadan üzerime atlayıp sıkıca sarılmıştı. Bir anlık nefesim kesilsede sarılmasın karşılık verip sırtını okşadım.
"bişey oldu diye çok korktum, bana bunu yapma hyuka dikkatli ol lütfenn" dedi, gülümseyip başımı omuzuna dayadım,
"gerçekten özür dilerim tekrarı olmayacak tamam mı? Söz veriyorum seni bu kadar endişelendirmeyeceğim." dedim. Kollarını gevşetip yavaşça ayrıldı, gözlerine bakıp tekrar gülümsedim, elini anlıma koyup baktı.
"oh iyi ateşin yok iyileşiyorum galiba" dedi. Kafamı olumluca sallayıp güldüm.
"evett daha iyi hissediyorum."
"nereye gittiniz?" dedi. Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı dışarıya çıkardım etrafa bakınıp taehyun u içeri çekerek kapıyı kapattım. Gözlerini üzerimde gezdirirken kollarını bir birine bağladı.
"arkadaşının doğum günü partisine gittik..." devamını anlatmaya başladım, o sırada taehyun da beni dikkatle dinledi. En sonunda soru dolu bakışlar yönetti.
"eve nasıl geldiğini hatırlamıyorumsun?"
"dedim ya uyuyakaldım büyük ihtimal soobin beni çıkardı,"
Gülerek tekrar soru sordu "yarı uyanıkken çok değişik davranıyorsun, umarım rezil olmadın hyuka" dedi, omzuna sert olmayacak bir şekilde vurdum.
"bende bundan korkuyorum zaten, ona sorucam ama büyük ihtimalle uyuyor,"
"aynen uyandığını görmedim. Herneyse yarıyıl tatiline girdik daha da yakın olacakmkşsınız gibi geliyor bana" dedi göz kırpıp gülümsedi. Aynı şekilde bende gülümseyip kapıyı açtım. Dışarı çıkıp salona geçtim, beomgyu arkamdan gelerek konuşmaya çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum çünki ağzı doluydu,
"ne yapıyorsunuz siz burda, kahvaltı hazır gelinde bişeyler yiyin yoksa aç kalıcaksınız." dedi taehyun benden önce mutfağa koşarken yavaş adımlarla takip ettim. Masada beomgyu soobin in yanına oturmuştu karşılarında yeonjun vardı, en başa taehyun geçince bende yeonjun un yanına oturdum. Kendi bardağıma meyve suyu doldurup yemek yemeye başladım. O sırada her fırsatta Soobin e bakmaya çalışıyordum. Gözlerini masaya dikmişti, çok yavaş bir şekilde yemek yiyordu. Dikkati dağılmış gibiydi neden olduğunu merak ediyordum. Beomgyu ve taehyun birbirine dalaşırken yeonjun boştaki eliyle telefonuyla ilgileniyordu, onunda tüm dikkati oradaydı. Hızlıca yemek yemeye devam ettim. Soobin masadan kalkıp mutfaktan çıktı. Ardından taehyun ve beomgyu da çıkıverdi. Yeonjun ile yalnız kalınca aynı sessizlikte yemeye devam ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you don't see me / Sookai
FanfictionKollarını kendinden neredeyse üç santim daha uzun olanın boyununa dolamıştı, kafasını kaybolmak istercesine boyununa bastırıyordu. Uzun olansa olanlara anlam vermek istercesine donmuştu. Boyunundaki ıslaklıkla ağladığını hissetti, ses çıkarmasada...